2008 yılı bütçesi plan ve bütçe komisyonunda görüşüldü. Şimdi Meclise geliyor. Uygulanmak ta olan kısa vadeli politikalar , dış açık ve dış borç sorunu bütçenin önünde birer engeldir. 2008 bütçesinin daha etkin bir bütçe olmasını engelleyen birkaç faktör yanında bunlarda birer önemli faktördür.
Her şeyden önce uygulanmakta olan kısa vadeli politikalar bütçe politikasında etkinliğe izin vermiyor. Nasıl oluyor bu? Dünyada küreselleşme oldukça ileri düzeylere ulaştı, sermaye hareketleri çok hızlandı ve dünya adeta bir finans tuzağına düştü. Bugün, dikkat edersek, bütün dünyada reel sektör itibariyle bir değerlendirme yok hatta üniversitelerde bile artık para politikaları, finans politikaları ön plana çıktı. Dolayısıyla, dünyada reel sektörle finans sektörü arasındaki denge bozuldu. FED eski Başkanı “Sermaye hareketlerinin reel sektöre göre 10 kat büyüdüğünü ‘’ ‘’ söyledi. Bu doğrudur. Finans sektörü aşırı büyüdü balon yaptı. dünya böyle bir finans tuzağı içine düşerken Türkiye kendisini koruyamadı .
KIRILGANLIK YÜKSEK
Bu finans tuzağından Türkiye’nin kendisini koruması için yapısal çözümlere dayalı, sektörel dengelere dayalı politikalar uygulaması gerekirdi. Uygulanan politikaların neticelerine bakarsak. Türkiye’de ekonomik istikrarın bıçak sırtında olduğunu söyleyebiliriz.
Bir defa, kırılganlık yüksek. Bu ne demektir? Dalgalanma sırasında dünya borsaları yüzde 3 veya yüzde 2 inip çıkarken bizim sorsa yüzde 8 veya 10 inip çıkıyor. Bu geçen yıl da böyle oldu bu yıl da. Demek ki, Türkiye’de kırılganlık yüksek.
CARİ AÇIK
Yine son yıllarda bütçe açığı azaldı, ama dış cari açık arttı.
Önemli olan bir ekonomide iç açık ve dış açığı birlikte çözmek. Siz eğer iç açığı çözüyorum derseniz, yani iç tasarruf açığını değil bütçe açığını yahut mali açığı çözülüyorum derseniz, ama dış açık artıyorsa bunun bir anlamı olmaz. Çünkü, dış açık, cari açık bir ülkenin kaynak kaybetmesi demektir, döviz kaybetmesi demektir. Cari açık bir ülkenin kazandığı dövizlerle kaybettiği dövizler arasındaki menfi farktır
Öte yandan hem borç stoku , hem de reel faiz bütçeyi rahatlatacak kadar düşmedi. Hükümet devlet borcunda hülle yapmaya başladı . Borcu “net borç stoku” diye hesaplıyor.
BORÇTA HÜLLE
“Brüt ve net borç stoku” kavramları bütün dünyada var, Avrupa Birliğinde de var, ama bizde bu yanlış algılanıyor. Aslında bu bir nakit açığını ifade etmek için kullanılır.
Borç stoku hesaplarına göre Brüt borç stokundan net borç stokuna geçmek için zorlama yapıyor. Devletin borçları var ve ödediği faizler var…,Bir de varlıkları var. onlardan geliri var. Net borç İkisinin arasında fark olması lazım.
Ancak hazine borç aldığı ve faiz ödediği ‘’işsizlik sigortası fonunu ‘’ da kendi varlığı gibi hesap ediyor. Oysa bu fon işçinin malıdır. Yani, siz faiz ödediğiniz bir borcu borçtan saymıyorum nasıl diyebilirsiniz?
Öte yandan Türkiye’nin kamu sektörünün dış borcu çok artmadı. Doğrudur. Gayri safi millî hasılaya oranı düştü. Ancak özel sektörün net döviz pozisyonu 55 milyar dolar oldu. Yarın bir kur artışı olursa özel sektörün, dış borcu olanların çoğu iflas edecek. Özel sektörün stok olarak dış borcu 130 milyar dolara çıktı.
“Dış borç” denince Türkiye’nin dış borcu anlaşılır, yalnızca kamunun dış borcu değil.
Neden Türkiye’nin dış borcu anlaşılır? Çünkü, bir ülke dış borç alınca içeriye kaynak girişi oluyor gayri safi millî hasıla artıyor, dış borç ödeyince dışarıya kaynak çıkışı oluyor gayri safi millî hasıla azalıyor, yani büyümeyi etkiliyor. Bir.
İkincisi, iç borç değil ki, dış borç alırken de döviz giriyor öderken de döviz çıkıyor. Bu nedenler kamu ve özel değil Türkiye’nin dış borcu önemlidir .