Küçük Hesaplarla Büyük Kaybettik

Hukuk ve demokraside geri düşmemiz , dini siyasi popülizm için kullanmamız  , siyasi ve stratejik sorunlarımız  , ekonomik sorunları da  tırmandırdı. Fiili İşsiz sayısı 6.5 milyona yükseldi. Şubat enflasyonu yüzde 12.5 olacak.  Cari açık yeniden başladı. Cuma günü dolar 6.12 ye çıktı.

Neden bu günlere geldik ?  Oysaki Türkiye kalkınmaya 1930 sonrasında , Güney Kore’den çok önce başlamıştı. Eğer Türkiye Cumhuriyetinin Kuruluş felsefesine uygun devam etseydik ,  laik çizgiden taviz vermeseydik , bazı siyasi partiler zaman zaman siyasette  dini kullanmasaydı , sağ-sol ideolojik çatışmaları yaşamasaydık , 1980 darbesi olmasaydı ,  bu gün Türkiye’nin fert başına Milli geliri 30.000 doların üstündeydi. Yanlışlarda yabancı eli yok , biz kendimiz , siyasi iktidarlar yaptı. Yabancı elinin olması için de siyasetçinin yabancı kapanında olması gerekir. Daha büyük yanlış olurdu.

Kalkınma yolunda çok fırsat kaçtı. Bunlardan yalnızca üçünü hatırlatmak istiyorum. 

1.Sanayişemeyi kaçırdık.

Türkiye en büyük büyüme dönemini , Laikliğin tartışılmadığı tek parti döneminde  yaşadı. Aşağıdaki  grafikte görüldüğü gibi 1923 -1950 arasında , 1930 Dünya buhranına ve ikinci Dünya savaşına rağmen ,ortalama yıllık Büyüme yüzde 8.1 oranında  gerçekleşti.

1933 -1938  yılları arasında birinci plan döneminde yapılan yatırımları 1980 sonrasındaki iktidarlar  sata sata bitiremedi.

Birinci Beş Yıllık Sanayi Planında hızlı bir sanayileşme politikasına öncelik verildi.  Hızlı bir sanayileşme yaşadık. Dokuma , Kimya , madencilik , kağıt sanayii , taş-toprak , cam sanayii , sektörlerinde beş yılda , planı aşan yatırımlar yapıldı. Ulaştırma sektöründe millileştirmeler  yapıldı. İkinci Dünya savaşı , ikinci sanayi planının uygulamasına imkan vermedi.  Sanayi planları 1946 ve sonrası özellikle DP iktidarı döneminde de devam etseydi , bu gün gelişmiş ülke statüsünde olurduk. Türkiye’nin doğal ve beşeri kaynakları gelişmiş ülke olmamız için fazlasıyla elverişlidir.

Nihayet , 1980 darbesi , arkasından 1999- 2002 koalisyon dönemi ve son yıllarda başkanlık sisteminde intibak sorunu , sanayileşmeyi ve büyümeyi kesintiye uğrattı.

  1. AB üyeliğini kaçırdık.

Eğer 2004 Avrupa Parlamentosunun Türkiye ye evet heyecanını kullanabilseydik , Avrupa Türkiye ye iyi bir çıpa olabilirdi. Yabancı ve yerli yatırımlar için güven alt yapısı oluştururdu. Hata onlarda mı  yoksa bizde mi tartışılabilir olsa da , AB’ yi iç siyaset için kullanmasaydık , yapabilirdik.

  1. Sermaye bolluğunu kullanamadık.

2008 e kadar ve  2009 kriz sonrası yıllarda  Küresel sermaye hareketleri yüksektir.  İç tasarrufları, teknolojisi ve döviz rezervleri  yetersiz olan Türkiye için  doğrudan yabancı yatırım sermayesi önemliydi. Bizse giren spekülatif sermaye , sıcak para serabına kapıldık. Sıcak parayı kontrol edemeyince , ekonomide kırılganlık arttı ve doğrudan yatırım sermayesi de gelmedi. Yani  dışa açılmada hesapsız  davrandık. Sıcak para baskısı ile TL değerlendi, üretim ithalata bağımlılık kazandı ve cari açıkla yaşamaya başladık.

2018 yılında İMF’ raporunda Dünyada en fazla cari açık veren ülkeler arasındayız. ( Aşağıdaki tablo ) Cari açık kaynak kaybıdır.

 2018 İMF VERİLERİNE GÖRE DÜNYADA EN FAZLA CARİ FAZLA VEREN VE EN FAZLA CARİ AÇIK VEREN İLK BEŞ ÜLKE (milyar dolar ) 

SIRA     ÜLKE           CARİ FAZLA           ÜLKE                CARİ AÇIK

—–    ————–    ————–           ————-        —————-

1.         ALMANYA           296                      ABD                     529

2.         JAPONYA            175                      İNGİLTERE             87

3.         ÇİN                       162                      KANADA               51

4.         GÜNEY KORE       85                       TÜRKİYE               41

5.         HOLLANDA.          82                       HİNDİSTAN         40      

 

Yeni yatırım yapmak için, teknoloji ithal etmek için  dış ticaret açığı – cari açık vermedik. Çin’den incik, boncuk , oyuncak , deri çanta , plastik malzeme ithalatı için yılda 20 milyar dolar dış ticaret açığı verdik. 

Sonuç olarak ; Kalkınmışlık Allah vergisi değil … Aklı olan ve  küçük siyasi hesapları olan siyasiler barındırmayan ülkeler kalkınır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir