ZOR GÜNLER DEMİŞTİK

Cuma günü borsanın düşmesi, , döviz kurlarının artması , dış olaylara bağlandı..  zaten her hareketi dış olaylarla izah edip , sonrasını unutuyoruz..

 

Oysaki temel sorun uygulanmakta olan yanlış politikalardadır..  her şeyi dış olaylara bağlarsak , o zaman ekonomik ve sosyal istikrar için , Dünyaya hakim olmalıyız.. Dünyayı idare etmeliyiz..

 

Örneğin hafta içinde meydana gelen  siyasi olaylar şunlardır :

  • Tayland’da darbe oldu..
  • Macaristan’da sosyal patlama yaşanıyor.. Halk sokaklara döküldü..
  • Polonya’da koalisyon çöktü.

 

 

Yine Hafta içinde ve hafta sonuna doğru ortaya çıkan ekonomik olaylarda şunlar oldu :

  • ABD ‘de ekonomi hızla soğuyor endişesi ortaya çıktı
  • Macar forinti , Polonya ziotisi , euro karşısında değer kaybetti,
  • Güney Afrika son 24 yılın en yüksek cari açığını açıkladı ve Güney Afrika randı dolar karşısında değer kaybetti,
  •  Ekvatorda başkan , borç faizlerinin  yeniden yapılandırmak gerektiğini açıkladı ,

 

Bu gibi olaylar öncede vardı.. Sonrada olacak.. Bize düşen ‘’ne yaparız da bu olaylardan daha az etkileniriz ?’’sorusuna cevap aramak olmalıdır.

 

Dalgalanma veya mini kriz veya düzeltme hareketleri de bitmediğine göre , demek ki  şimdiye kadar cevap aramakta başarısız olmuşuz.

 

Krize  giden yolda mahşerin iki atlısı var..

 

Birisi , kürselleşme ..

 

Küreselleşme spekülatif sermayenin  çocuğu idi.. Kürselleşme ile spekülatif kazançlar da adeta yasallaştı.. Sıcak para dünyada istediği gibi cirit atıyor.. Ancak şimdi  doymaz bilmeyen iştahı , hem kendini hem de uluslararası piyasaları dinamitliyor.. Küreselleşmede , kur politikasına hakim ülkeler kendini soydurmadı.. Bizim gibi dışa aşırı açık ülkeler cari açık vererek , yarışı kaybetti.

 

İkincisi  YTL’nin aşırı değer kazanması ..

AKP’nin 4 yıllık iktidarında 2006 dahil , toplam 76 milyar dolar cari açık ortaya çıktı.. 50-60 milyar dolar sıcak para girdi.. Bankaların dış borcu 21.5 milyar dolara yükseldi.Cari açık ve sıcak para düzeni alt üst etti..

 

Kürselleşme  sürecinde , Türkiye gibi ülke riskinin yüksek olduğu, reel faizlerin yüzde 30 dolayında seyrettiği   (2001 yılı ) ,  dolarizasyon’un  devam ettiği ve vadeli döviz işlemlerinin olmadığı bir ekonomide serbest kur sistemine geçmenin tek amacı , dış ticaret ve dış açıklar yoluyla ülkeyi soydurmaktır..

 

Gelişmiş ülkeler bu sistemi getirenleri, ödüllendirdi.. Devam edenleri de bol bol sıcak para göndererek ödüllendiriyor.. Ancak bu işin sonu olmadığı da ta baştan belliydi.. Bizimle benzer yoldaki  Macaristan’daki gelişmeler de bu işin sonu olmadığını gösteren  canlı  ve taze bir örnektir.  Üstelik  Macaristan parasının da euro karşısında yüzde 15 dalgalanma sınırı vardı..

 

Zor günler geleceğini birçok defa söylemiştim.. Şimdi de söylüyorum.. Bu nedenle  İş işten geçmeden ,

Ekonomide ulusalcı politikalara ağırlık vermeliyiz…

Kur sistemini değiştirip, kontrollü kur rejimine dönmeliyiz.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir