Devlet, milletin meydana getirdiği bir organizasyondur… Millet adına siyasiler devleti idare ediyor. Madem devlet ortak organizasyondur o halde Siyasilerin devleti idare ederken , tüm millete karşı eşit davranması gerekiyor. Oysaki bu güne kadar yaşadığımız tecrübeler , siyasilerin yalnızca iş adamlarıyla ortak davrandığını gösterdi. Tüm toplantılarda işadamları yer aldı. İşçi sendikaları ile yönetenler çok nadir bir araya geliyor.
Kavga da her dönemde yine işadamları ile hükümet arasında oldu. Bu güne kadar TÜSİAD’ ın hükümeti desteği ve bugünlerde kavgası da bu durumu ortaya koymaktadır.
Ünlü iktisatçı Galbraiht diyor ki :’’ Kapitalistler devletin egemenliği altında değildir.. Devlet onların yürütme kuruludur.. ‘’
Tekstilciler, turizmciler sıkışınca hemen Başbakana çıkabiliyor.. Hemen Bakanlar Kurulu toplanıyor.. Kurumlar vergisinden şikayetler artınca yine önceki yıl bu vergi oranı düşürüldü.
Başbakan veya İlgili Bakan işadamlarını toplayıp , yurt dışına götürüyor.. Lobi oluşturuyor.
SENDİKALAR DIŞLANIYOR…
Elbette reel sektörün sorunlarını çözmek ,ülkenin büyüme ve gelişmesi için gereklidir.. Ayrıca reel sektörle ilgilenmek siyasi iktidarın görevidir..
Ne var ki , toplumun yüzde 90’ını oluşturan ve yıllardır işsiz kalan , özellikle son 6 Yıldır yoksullaşan kesimlerle ilgilenmek siyasi iktidarın daha öncelikli görevidir. Bu kesim maalesef hiçbir şekilde mevcut hükümete derdini anlatamıyor..
Memur kuruluşları ,işçi sendikaları sürekli dışlanıyor.
Başbakan TÜSİAD’ ın toplantısına katılıyor.. Odalar Birliğinin toplantılarına katılıyor.. Ancak İşçinin ve esnafın toplantısına katılmıyor..
Devlet halkın devletidir.. Bu devleti idare etmek için toplum siyasi iktidara geçici olarak yetki veriyor.. Eğer hükümet devletin imkanlarını yalnızca belirli bir kesim için kullanırsa halkın verdiği yetkiyi istismar etmiş olur..
POŞET DAĞITMAK TOPLUMA SAYGISIZLIKTIR..
Bu günkü hükümet toplumun en önemli sorunu olarak öne çıkan ‘’gelir dağılımı sorunu ‘’ ile ‘’ bölgeler arası kalkınmışlık farkı ‘’ sorunuyla da ilgilenmiyor.. Bu hükümetin böyle bir anlayışı yok .. Olsa da IMF ve Sıcak para izin vermez. Zaten hükümetin gelir dağılımı ile ilgili yaklaşımının poşet dağıtmakla sınırlı olması da bu yargımızın doğru olduğunu gösteriyor..
Bazıları ‘’ sosyal demokrat hükümetlerin , bu günkü hükümetlerden ne farkı olacak ? ‘’ diye soruyor.. İşte en önemli fark bu konuda ortaya çıkıyor.. Sosyal Demokrat hükümetler, çoğunluğa önem veriyor.. Kamu yararını ön planda tutuyor.. İşsizlikle mücadeleyi , yoksullukla mücadeleyi ön plana çıkarıyor.. İşçi haklarını , çiftçi haklarını korumakta daha titiz davranıyorlar. İşsizlere poşet yerine iş vermeyi planlıyor.
Sosyal demokrat düşünce ,İktisat politikalarında toplum refahını öne çıkarıyor.. Örneğin eğitim ve sağlık gibi faydası topluma giden hizmetleri devletin yapması ve planlaması öne çıkıyor..
Her ülkede kaynaklar kıttır.. Önemli olan bu kaynakların nereye tahsis edileceğidir.. Başka bir ifade ile kaynakların nerede kullanılacağı siyasi iktidarların tercihidir.. Gelir dağılımının düzeltilmesi , yoksulluğun giderilmesi bu kaynakların kamu yararı ve toplumsal faydaları dikkate alınarak objektif bir biçimde kullanılmasıdır.. Yoksa , varoşlara ekmek ve kömür dağıtmakla , gelir dağılımı düzelmez.. Tersine iane dağıtmak insanların onuruna dokunur.. Sosyal çöküntü yaratır.
ABD ve IMF HEP KENDİNE YONTUYOR.
ABD , IMF ve Dünya Bankası , bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde , sosyal demokrasinin yolunu kesmek için , fakirlikle mücadele programları uygulamaktadır.. Buna karşılık önerdikleri ve istedikleri ekonomik politikaların , istihdam ayağı yoktur.. Gelir dağılımı ayağı yoktur..
2001 yılında bu durumu yaşadık.. IMF’ nin önerdiği ve Kemal Dervişe emanet ettiği politikalar , yalnızca finans sektörünü kurtarmaya veya Türkiye’nin kısa vadeli dış borcunu ödetmeye yönelik politikalardı.. Bu günkü sosyal sorunların temelinde bu politikalar yatar..
Bu politikalar sosyal demokrat düşünceyle bağdaşmaz..Kendi standartlarına göre Sosyal demokrasi tanımı yapan Kemal Derviş’in Sosyal demokrat olma iddiası ise Türkiye de gerçek sosyal demokrasinin önünü kesmek içindi.. Zira Dünya bankası ve IMF’ sağcılığı da biz yaparız.. Solculuğu da biz yaparız.. Diyor.
Sonuç olarak çok sorulan sorunun özet cevabı , Galbraiht’in sözünde saklıdır.. Şimdiye kadar devlet sermayenin yürütme kurulu oldu.. Sosyal demokrat yönetimlerde ise halkın yürütme kurulu olacaktır.