YUNANİSTAN’DAN ALINACAK DERSLER VAR

Yunanistan’da kamu görevlilerinin çalışma saatleri saat 07.30-15.00 arasında… Yazları, Mayıs-Eylül döneminde ise bu saatler 07.00-14.30 arasına alınıyor. Sanayi tesisleri çalışanları ise saat 07.00-15.00 arası çalışıyor.
Almanya’da resmi kuruluşlarda mesai saatleri hafta içi her gün sabah 08.00’den akşam 16.00’ya kadar. Sanayi işletmelerinin büyük bölümünde ilki 06.00-14.00 saatleri arası ve ikinci ise 14.00-22.00 saatleri arası olmak üzere çift vardiyalı sistem uygulanıyor. Bazı büyük işletmelerde üç vardiyalı sistem de uygulanıyor.

Yani Yunanlılar siesta yaparken, Almanlar 24 saat çalışıyor. 
Yunanistan’da bankalar da Pazartesi-Cuma günleri arasında saat 08.30-14.00 arasında çalışıyor. Yunanlıların her yıl tatil yaptıkları 14 tane bayramları var…
Bir Yunanlıya göre eğlence ve boş vakit ile siesta işten önce gelir… Mamafih siesta için bir çok mağaza ya erken kapatıyor, veya gündüz 4 saatlik siesta için kapatıyor. Bir Alman’a göre iş her şeyden önce gelir..
Almanya’da sendikalar, “haftada çalışılması gereken ortalama mesai saatinin 37, 6 saat olarak belirlenmesine rağmen, Almanlar bu çalışma saatlerinin üstüne çıkarak, işyerinde haftada 41,1 saat çalışıyor’’diye şikayet ediyorlar.
Yunanlılarla Almanlar, Ağustos böceği ile karıncaya benziyor.
Yunanistan’da sanayi yok denecek kadar az… Turizm, deniz taşımacılığı gibi hizmetler ön planda. İçeride sanayi üretimi yetersiz olduğu için Yunanistan ağırlıklı olarak dışa bağımlı bir ülkedir.
Şimdi Avrupa Birliği ile IMF tarafından Yunanistan’a yapılacak yardım, 100-120 milyar euro arasında telaffuz ediliyor.
Yunanistan, 2009 dünya krizine dayanamayıp, ekim ayında erken genel seçimlere gitmişti. Ancak eğer dünya ekonomik krizi olmasaydı da, Yunanistan bir kriz yaşayacaktı.
Ekim seçimlerinde iktidara gelen PASOK, Karamanlis hükümetinin ekonomik veriler ile oynayarak, piyasayı ve AB’yi aldattığını açıkladı.
Karamanlis Hükümetinin kötü yönetiminin tüm maliyeti şimdi iktidara gelen PASOK’un üstünde kaldı.
Avrupa’da genel olarak iktidardaki sağ partilerin uyguladıkları ekonomik politikalar gelir dağılımını bozar… Arada bir gelen sosyal demokrat partiler bozulan dengeyi kısmen de olsa düzeltir. Şimdi anlaşılan odur ki Yunanistan’da iktidara gelen PASOK,      aynı zamanda piyasayı düzenleme ve şeffaflaştırma misyonu da yüklenmek zorunda kalmıştır.
Yunanistan gerçeğinden iki ders çıkarmamız gerekiyor:
1. Ekonomiyi dışa bağımlı olmaktan kurtarmalıyız… Sanayi üretiminde yüzde 70 dolayında kullanılan ara malı ve hammadde ithalatını, iç üretimi artırmak yoluyla düşürmeliyiz. Üretim yapmazsak, dış açıklardan ve işsizlikten kurtulamayız.
Nisanda imalat sanayiinde kapasite kullanım oranı yüzde 72’ye çıktı diye seviniyoruz. Sanayide kapasite kullanım oranını yüzde 80’in üstüne çıkarmamız gerekiyor.
Bütün bunların önündeki en büyük engel ve ithalata bağlı ekonomi olmamıza neden olan, aşırı değerlenmiş liradır. Sıcak para ve spekülatif sermayeyi kontrol ederek, Türkiye’nin üreten bir ülke olmasını sağlamak zorundayız. 
2. Devletin ve piyasanın şeffaflığını sağlamalıyız. Aksi halde geleceği karartmış oluruz. Önümüzü göremeyiz. Piyasa işlemez.
Reel sektör zor durumda iken, fert başına ortalama milli gelir küçülmüş iken, halk zor durumda iken, Başbakanın, “krize teğet geçti” demesi ve 5.5 milyon işsiz varken, ” işsizliği sanal “ olarak açıklaması, piyasanın ve ekonomik ajanların moralini bozdu. Kırılganlığı artırdı.
TÜİK her zaman rakamlarla oynuyor. Örneğin, 1.1 olarak ilan ettiği 2008 GSYH büyüme oranını, bir yıl sonra 0.9 olarak düzeltti… 1.5 yıl sonra da 0.7 olarak düzeltti.
Dünyanın hiçbir ülkesi, 1.5 yıl sonra, büyüme rakamları ile oynamıyor. TÜİK’in bu tutumu, güven bunalımı yaratıyor… Yatırımları engelliyor. Sıfırdan yatırım yapacak ciddi yabancı sermayeyi engelliyor.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir