YÜKSEK FAİZ EKONOMİYİ TAHRİP EDİYOR

Mayıs ve hazirandaki kur şokundan sonra, reel faizler yüzde 13‘ün altına düşmedi. Yüzde 13 reel faiz, gelişmekte olan ülkeler içinde en yüksek faizdir.

Faiz, iktisat politikasının en önemli aracıdır.

Türkiye şimdiye kadar yüksek faiz düşük- kur şeklindeki  faiz kur makasıyla işi götürdü..  Bu politikanın ekonomiye olan  maliyeti hemen ortaya çıkmıyor. Tersine, düşük kur  ithalatı ucuzlatıyor. Yüksek faiz  sıcak para girişini artırıyor.. Döviz bollanıyor. Suni bir canlanma oluyor.. İthalata dayalı büyüme yaşanıyor..

Türkiye bu suni ortamı 4 yıldır sürdürdü.. Ancak şimdi deniz bitti. Çünkü, yüksek faiz – düşük kur, aynı zamanda  ekonomiye potansiyel riskler de getirdi.

Şimdi bu nedenle ortaya sürdürülemez dış açıklar çıktı..İçeride üretilen aramaları  yerine ithalat malı ikame edildiği için yatırımlar azaldı.. Büyüme düştü.. Özel sektörün dış borçları ve döviz pozisyon açıkları, ödeme kapasitesini geçti. Ve kamu yatırımları ile bankalar cari açığı kapatmak için yabancılara satıldı.. Gelecek yıllarda bu kurumların karları da dışarıya transfer edilecek..

 Yüksek reel faiz daha devam edecektir.. Aslında bu karar kimseye değil yalnızca sıcak paraya bağlıdır..

1)   Yüksek faiz sıcak para girişini artırdı. Sıcak para döviz arzını artırdı.. Kur düşük kaldı.. Halen, 60.2 milyar doları yabancı kaynaklı ve 13.5 milyar doları da  yerleşik kaynaklı olmak üzere , toplam sıcak para stoku 74.1 milyar dolardır. Faiz düşerse, sıcak para çıkar.. Sistem çöker. Bu nedenle sıcak para stokunun bugünkü seviyesi, faizlerin düşmesine izin vermiyor.

2)   Kamu iç borçlanma kağıtlarında beklenen reel faiz yüzde 13’tür.. Bu durumda, devletin iç borç faiz yükü artacaktır. Bu durumda gelir dağılımı daha çok bozulacaktır. Çünkü vergilerin yüzde 72’sini halk veriyor. Buna karşılık, devlet iç borçlanma kağıtlarında yüksek reel faizi aynı halkın yüzde biri alıyor.  

3)   YTL cinsinden yatırım kredilerinde reel faiz yüzde 15 ve  ticari kredilerde reel faiz yüzde 17 dolayındadır..  Bu nedenle içeride sabit sermaye yatırımlarında bu yılın üçüncü çeyreğinde yatırım artışı yavaşladı.  Daha ucuz dış kredi alanlarda  belirsizlik var diye uzun dönemli yatırım yapmıyor.. Kredileri ticari alanda kullanıyorlar.

4)   Yüksek reel faiz büyümenin de düşmesine neden oldu.. Bu yılın üçüncü çeyreğinde, büyüme oranı yüzde 3’e geriledi.

5)    Yüksek faiz, tüketimin kısılmasın ve enflasyonun önlenmesine neden olur.. Ancak uzun süre devam ederse, bir yandan bu yüksek faiz bir yandan yatırımların azalması üretim maliyetlerinin artmasına yol açar.. Kur artışıyla yeniden şok enflasyonlar oluşur

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir