Genç ve dinamik bir topluma sahibiz… Müteşebbis ruha sahibiz… Dünyaya çok hızlı açıldık… Hatta fazla enerjiden dolayı çok çabuk başarılı olmak istiyoruz… İhmal ettiğimiz detaylar, başarısızlıkta getiriyor. Buna karşılık yöneticiliğin öneminin henüz kavramış değiliz… Zira bu konuda henüz yeteri kadara deneyim sahibi olamadık .
İyi bir yönetici olmanın, olmazsa olmaz üç şartı şartı var:
Bir… Doğuştan yetenekli olmak… İki… Yöneticilik eğitimi görmüş olmak ve bilgi birikimine sahip olmak… Üç… Deneyim sahibi olmak.
Bu anlamda yöneticinin işletmede pay sahibi olup olmaması durumu değiştirmez… Bu doğrultuda, gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerde firma ortakları ile yönetim kadrosu birbirinden ayrıdır. Firma ortağı eğer aynı zamanda iyi bir yönetici ise, başa geçebilir… Yoksa geçemez. Bizim bir sıkıntımız bu açıdan ortaya çıkmaktadır… Birçok patron aynı zamanda kendisini iyi bir yönetici olarak görüyor… Yahut ta işletmecilik aile boyutunu geçemiyor. Oysaki müteşebbis olmak, iş kurmakla işi yürütmek, yani işletme yönetimi farklıdır.
Bu yüzdendir ki birçok firma uzun dönemli plan-programı yapmıyor… İşleri el yordamıyla yürütüyor.
Bazı firmalar da özellikle yönetici istemiyor… Zira birçok patron devletten rant sağlamaya, imtiyaz koparmaya alışmış… Yahut ekonomik altyapının uygun olması nedeniyle spekülasyon yapmayı daha karlı görüyor… Bu şartlarda işlerini kimseye bırakamıyor.. Zaten bıraksa da, herkes maniplasyon yapamaz… Maniplasyon yapmak, yöneticilikten daha farklı bir yetenek gerektirir.
Bu noktada insanın aklına iflas eden ve fona alınan bankaları da patronlar mı idare ediyordu? Sorusu gelmektedir… Cevap basittir… Elbette…. Ya patronların kendisi idare ediyordu… Yahutta bu bankaları akıllı yöneticiler değil de patronların dediğini yapan, bir takım maniplasyonlara alet olanlar yönetiyordu. Akıllı yönetici daha rasyonel hareket eder… Aynı zamanda yasalara ve piyasa kurallarına uymasını bilir… Zira daha uzun dönemli düşünür… Firmanın sağlıklı bir yapıda gelişmesini bugünün spekülatif karlarına tercih eder. Firmanın geleceğini kendi başarısı olarak yorumlar.
Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde yanlış patronlar gibi, yanlış yöneticilerde vardır… Bu gibi akılsız yöneticilerin çıkmazı, medya tuzağıdır… Yıldız olma tutkusu, nedeniyle bazı yöneticiler her gün medyada boy göstermektedir… Bu gibileri bu işi bedava reklam saymaktadır… Ancak, aklına geleni konuşan bir yönetici aynı zamanda işletmenin kuyusunu da kazmaktadır… Çünkü çok konuşan çok yanlış yapar… Firmasını veya kendi başarısını da çok öven şüphe çeker… Kamu oyunda firma hakkında olumlu kanaatte olsa, bu defa kafalarda “acaba” sorusu oluşur.
Bugün halk arasında bazı büyük bankalar ve bazı büyük firmalarla ilgili spekülatif tahminler işte bu gibi yöneticilerin yanlışlarından dolayı yapılmaktadır.