Ankara Sanayi Odasının hazırlattığı , ‘’İşsizlik ve Bölgesel gelir dağılımı Eşitsizliği ile Mücadele için yerel asgari ücret Uygulaması raporu ‘‘ için IMF Türkiye Temsilcisi ‘’Mutabıkız ‘’ dedi.
Medya da IMF’ nin mutabıkız sözü , raporun kendisinden daha fazla yer aldı..
Yerel asgari ücret uygulaması öteden beri tartışılan bir konudur..
1) Asgari ücret maliyetinin yüzde 42 ‘si vergi ve prim olarak devlete ödeniyor.. (Bu yüke kısaca istihdam yükü deniliyor.) Kalan Yüzde 58’i ise çalışanın eline geçiyor..
İstihdam yükünün bir kısmı işveren , bir kısmı ise işçi tarafından ödeniyor.. Ancak işveren toplam maliyete bakıyor..
Diyelim ki , geri kalmış bir yörede asgari ücret üzerindeki istihdam yükü indirildi , muhakkak ki bu durumda işverenler yatırımları işçi maliyetinin daha düşük olduğu bu bölgelere kaydırmayı tercih edeceklerdir..
Aslında , birçok ilimizde şimdi de SSK primleri ile ilgili teşvik uygulanmaktadır.
2) Asgari ücret üzerinden düşürülen yüklerin , işçiye yansıması söz konusu değildir.. İşsiz sayısının çok yüksek olması nedeniyle, daha düşük ücretten çalışacaklar çıkar..
3) AB ortalaması olarak istihdam yükü yüzde 30 dolayındadır.. Bizde yüzde 42’ye ulaşması karşısında eğer az tepki varsa , bunun nedeni kayıt dışı istihdamın fazla olmasıdır..
İşsizliğin yaygın olması ve istihdam yükünün yüksek olması , kaçak istihdamı artırmaktadır.. Birçok işveren bu yolu tercih ederek hem yükten , hem de bürokrasiden kurtulmaktadır..
Geri kalmış yörelerde istihdam yükü düşürülse de , bu gibiler için yeni bir avantaj olmaz.
4) İstanbul gibi yörelerde çalışanlar, ikinci iş yapabiliyor..Kendi işi dışında Ek gelir getirici geçici işler yapabiliyor.. Buna karşılık Doğuda çalışanın da kirası daha ucuz.. Geçinmesi daha kolaydır.
Bu durum çalışma isteğine farklı etki yapabiliyor.
5) Cumhuriyetle birlikte , Bölgeler arası kalkınmışlık farkının ortadan kaldırılması için teşvikler veriliyor.. Tersine fark giderek açıldı. Demek ki , geri kalmış yörelerin kalkınması marjinal önlemlerle olmuyor..Sorunu makro bazda çözmek gerekir.
6) Örneğin , geçen Ay Kars’a gitmiştim .. Halk kaçak etten şikayetçi.. Malımızın fiyatı yarı yarıya düştü deniliyor.. Ve devletin polisiye tedbirlerle bu işi önlemesi isteniyor..
Ben kendilerin bu işin polisiye önlemlerle çözülemeyeceğini söyledim.. Temel sorunun rekabetten geçtiğini açıkladım..
Eğer sen çiftçi olarak Türkiye de, girdileri örneğin yem’i , örneğin tarımdaki gübreyi , İran’ın iki kat fiyatına alırsan , Yahut IMF’nin dayatması ile , tarım sektörüne verilen kredileri dörtte bire düşürürsen , elbette İran daha ucuza üretir.. İran’la rekabet edemezsin.. Ve Kaçakçılığı önleyemezsin .. Temel sorun tarım politikasını değiştirmektir ve bunu yapacak hükümettir..
Sonuç olarak eğer geri kalmış yörelerin kalkınmasın konusunda niyetimiz varsa, temel iktisat politikalarını değiştirmeliyiz.