Yeni Türkiye Kimin Türkiye’sidir? (6)

Türkiye’ de cari nominal ABD doları olarak fert başına GSYH  2007 yılında 9 bin doların üstüne çıktı, 2013’te 12519 dolar oldu ve fakat sonrasında düşmeye başladı ve en son 2021 yılında 9 bin 599 dolar olarak 2007 yılının altında kaldı.

Yoksullaşma;

Fert başına GSYH’nın dolar olarak hesap edilmesinde, dolar kuru da etkilidir. Ancak Türkiye’de fiyatlar, sözleşmeler dolara endekslidir. Piyasa da Tüm vadeli işlemler dolar üstünden yapılıyor. Yani halkın geçinme ve refah seviyesini TL değil, dolar gösteriyor. 

Türkiye’de Fert başına gelir, 2000 yılında Dünya ortalamasının altındadır. Şili seviyesindedir. Arjantin’den yüksektir. 2021’de, kriz yaşayan Arjantin dahil, hepsinin altına gerilemiş durumdadır. 2021 Dünya ortalaması ile farkı da negatif yönde artmıştır.

TÜİK, verilerine göre; 

2005 yılında Gini Katsayısı 0,38 iken 2021 de 0,39 olmuş. Katsayının büyümesi gelir dağılımının önceki yıllara göre bozulduğunu gösteriyor.

Nüfusun İkinci, üçüncü ve dördüncü yüzde 20’lik kısmının gelirden aldığı pay azaldı, beşinci en zengin yüzde 20’lik kısmının aldığı pay arttı. Gelir dağılımı bozuldu.

Yapısal sorunlar;

Türkiye’nin kısa dönemde istikrar sorunu var ve fakat asıl sorun yapısal sorunlardır.

Yapısal sorunlardan bazıları ortama 50 yıllık, bazıları ise son 20 yılda ortaya çıktı.

İMF’ programlarında yapısal sorunlar yer almadı. Zira Yapısal sorunlar İMF’nin işi değil. Zira İMF kısa dönemli istikrar programları ile krizin dünyaya yayılmasını hedefler. Ekonomi yönetimleri son 20 yılda Yeni nesil reformlar ve yapısal reformlar dedi ve fakat içi boş kaldı.

Türkiye’nin yapısal sorunları; 

  • İthalata bağımlı üretim yapısıdır.
  • Piyasada oligopol yapı,
  • Faktör verimliliğinin düşük olması,
  • Sektörel dengesizlik ve sanayide düşük kapasite; 

Son 20 yılda ortaya çıkan yapısal sorunların başında; üretimin ithal girdiye bağımlı olması geliyor.

1- Üretimde İthal girdi oranı arttı.

Merkez Bankası uzmanları Mayıs 2019’da yaptıkları bir araştırmada; 2012 verilerini baz alarak 2017 yılı için tahminlerde bulunmuş ve imalat sanayisi de ithal girdi oranını elektronik üretiminde yüzde 55, taşıtlarda yüzde 48 ve tarımda yüzde 11 olarak bulmuşlardır. *

 *Yasemin Erduman – Okan Eren-Selçuk Gül-219

Ümit Özlale ve Alper Karakurt, Türkiye’de tasarruf açığı ile ilgili bir çalışmalarında, imalat sanayisinde ithal girdi oranını, gübre sektöründe yüzde 72, demir çelikte yüzde 69, kimyasallarda yüzde 67 olarak bulmuşlardır.

İthalata bağımlı üretim yapısı 2005-2012 yılları arasında TL’nin değerli olması nedeniyle, ithal girdi maliyetinin, üretim maliyetinden düşük olması nedeni ile oluştu.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir