Yeni Altın Yumurtlayan Tavuk: Organik Tarım ve Hayvancılık

Rahmetli Özal öncesi; Turizm sektörü ihmal edilmiş bir sektördü. Özal turizm yatırımlarına arsa tahsis etti, teşvik verdi ve bugün turizm sektörü tek döviz kaynağımız oldu.

Şimdi Türkiye’nin önünde yeni bir altın yumurtlayacak tavuk var; ‘’Organik Gıda ‘’

Gıda sektörü stratejik bir sektördür. Beslenme, gelecek nesillerin belirleyici unsurudur. Eğitim ve sağlık ile birlikte beslenme de iktisadi kalkınmada yeni neslin başarı şansını tayin eden faktörlerden birisi olacaktır. Kaldı ki beslenme ile sağlık arasında da doğrudan bir ilişki de vardır.

Avrupa Birliği başta olmak üzere, gelişmekte olan ülkeler ilaçsız, hormonsuz ve doğal ürünlerin üretimine yani “ekolojik tarıma” ağırlık veriyor. Söz gelimi Avrupa’da organik tarım yapılan alan, toplam tarım alanının yüzde 9,2‘sidir.

Dünyada organik tarım ve hayvancılık fırsatından yararlanması gereken ülkelerin başında Türkiye geliyor. Ekolojik tarıma uygun arazi en fazla Türkiye’de var. Gel gör ki Türkiye, henüz bu işin önemini iyi kavramamış görünüyor. Zira Türkiye de organik tarım yapılan alan, toplam tarımsal alan içinde yüzde 1,6 oranındadır.

Tarım ve Orman bakanlığı verilerine göre, 2019 yılına kadar artan organik tarım, sonrasında hızla düşmeye başladı. 2019 yılında Organik tarım alanları oranı yüzde 2,7 iken 2020 de yüzde 1,6‘ya geriledi. (Aşağıdaki Grafik)

Kaynak; Tarım ve Orman Bakanlığı, 2022

Organik hayvancılıkta da 2013 yılına kadar arttı. Sonrasında hızlı düşmeye başladı. 2013 yılında küçükbaş hayvan sayısı 170 bine çıkmışken 2021 de sıfıra geriledi. Aynı yıl Büyükbaş hayvan sayısı 100 bine çıkmışken 2021 de 5 bine geriledi. Bu hususun araştırılması gerekir. (Aşağıdaki grafik)

ORGANİK HAYVANCILIK VERİLERİ

Kaynak: Tarım ve Orman Bakanlığı, 2022

Ne yapılması gerekir?

1- Ülke düzeyinde organik ürünler üretimi için tüm Dünyada olduğu gibi Türkiye‘de de devletin   öncülük etmesi gerekir. Maddi teşvikleri artırması ve denetim yapması gerekir. Özellikle denetim yapılmalıdır. Aksi halde bu konu da istismar edilirse yurt dışı satış imkanları bir daha geri dönmemek üzere kapanır.

Ayrıca Devletin organik tarım ve hayvan üretme çiftlikleri kurarak, öncülük edecek, tohum ve damızlık hayvan temin etmesi gerekir.

2- Ekili alanların ve çayırların imara açılmasını yasaklamak gerekir. 2000 yılından beri Ömerli’de oturuyorum.   Ömerli çayının alivyon topraklarında her yıl iki defa ürün alınırdı. Türkiye’nin en iyi organik mısırı bu alanlarda yetişirdi. Gel gör ki, bütün ovalar imara açıldı ve villa doldu.

3- Aynı tür Tarım ve hayvancılığa uygun olan iller arasında tarım bölgeleri kurulmalı. Bu bölgelerde yarı kamusal nitelikte ‘’devlet organik tarım ve hayvancılık ürünleri organize sanayi bölgeleri ve üretim tesisleri‘’ yapılmalıdır.

Bu tesislerde çalışanların ücret ve maaşlarının beşte biri kesilerek yerine tesisin hisse senedi verilmeli ve aynı şekilde ürünü teslim eden üreticiye de ürün bedelinin beşte biri kesilerek yerine hisse senedi verilmelidir. Zaman içinde tesis, üretici ve çalışanların malı olacaktır. Ancak devlet altın hisseye sahip olacak ve organize ve yönetimde söz sahibi olmalıdır.

4- Tarımda kooperatifleşme teşvik edilmelidir. Kooperatife dahil üretici, aynı zamanda isterse üretimde ve hasatta işçi olarak çalışmalıdır.

Özetle; Tarım ve hayvancılıkta zaman geçmeden aynen Özal’ın turizmde yaptığı gibi bir dönüşüm programı seferberliği yapılmalıdır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir