Yapısal Sorunlar Çözülmeden Kalıcı İstikrar Gelmez (II)

Dün bu köşede, devlet ve eğitimde kurumsal yapının bozulduğunu ve ne yapmak gerektiğini tartışmıştım.

3- Kırılgan ekonomik yapı

Ekonomik kırılganlık, iç ve dış şoklar gibi beklenmedik ekonomik gelişmelere karşı, ekonominin çabuk ve uzun süreli etkilenmesidir

Kırılganlık, ülkeye borç verenler ve yatırım yapanlar açısından önemli bir kriterdir. Dış borçlarda temerrüt riskinin karşılığı CDS oranları bir kırılganlık göstergesidir. Risk sıralamasına göre Türkiye’nin CDS oranları Rusya ve Mısır’dan sonra üçüncü sıradadır.

Türkiye 2013 sonrası önce dünyanın en riskli beş, sonra en riskli üç ülkesi arasında gösterildi. Rusya savaşa girmeden ve Mısır krize girmeden önce de dünyanın en kırılgan ekonomisi idi.

Ekonomi neden kırılgan; nasıl çözülür?

Kırılganlığı artıran çok çeşitli sorunlarımız var. En önemli faktör, dengesiz finansal ve ticari liberizasyon ve bu nedenle giren kontrolsüz sıcak paradır.

2003 – 2012 arasında, yüksek reel faiz nedeni ile kontrolsüz sıcak para girdi. TL değer kazandı. Kur düşük kaldı. Türkiye sıcak para cenneti oldu. Bu nedenle üretimde ithal girdi payı arttı. Cari açık oranları arttı. 2018 kur şoku ve bugünkü krizin altında yatan nedenlerden birisi de sıcak para ve getirdiği kırılgan ekonomik yapıdır.

24 Aralık 2006 tarihinde, o zaman yayınlanmakta olan ‘’Gözcü ‘’ gazetesinde Türkiye’yi sıcak paranın yönettiğini yazdım.

2007 – 2011 arasında TBMM‘de, Plan ve Bütçe komisyonunda Türkiye’nin sıcak parayı kontrol etmesi gerekir diye çok öneri getirdim, ama kendi partime bile anlatamadım.

Aslında, eğer spekülatif ve suçlayıcı yazılar yazarsanız herkes okuyor ve fakat çözüm önerirseniz kimse dikkate almıyor. Onun içindir ki krizden çıkamıyoruz.

Bugün de aynı tuzağa düşüyoruz. Bu sene döviz kurlarında artış TÜFE’nin ve MB gösterge faiz oranının altında kaldı. Bu nedenle gelen sıcak para, faiz -kur makasından spekülatif oranda döviz kazandılar. Şimdi veya birkaç ay sonra sıcak para çıkarsa, yeni şoklar yaşayabiliriz.

Yapılması gereken önce kur politikasını değiştirmek, kontrollü kur sistemine geçmektir. Bunun için döviz rezervi yeterli olmalıdır.

Merkez Bankası yalnızca TL’yi gözetiyor. Kur politikasını değiştirince aynı zamanda Merkez Bankası yasasını da değiştirerek bankanın kuru da gözetmesini sağlayabiliriz.

Sermaye hareketlerinde sınırsız serbesti var. Bunun içindir ki sıcak para ve spekülatif sermaye hareketleri ciddi yabancı yatırım sermayesi girişini engelliyor. Vergi getirmeden, Merkez Bankasına yüzde 1 karşılık tutma gibi yöntemlerle sermaye hareketleri kontrol edilebilir. Buna karşılık doğrudan yatırım sermayesi teşvik edilebilir.

Çin gibi bazı ülkeler, doğrudan yabancı yatırım sermayesine öncelik verdi. Bu tür sermaye Çin’e teknoloji götürdü. Katma değer yarattı. Köyden kente emek göçü sağladı. İstihdam yarattı. Çin cari fazla verdi.

Dahası Çin’de doğrudan yabancı yatırım sermayesi sıfırdan fiziki yatırım yaparken, Türkiye ye doğrudan yabancı yatırım sermayesi sıfırdan fiziki yatırım yapmadı mevcut ve karlı işletmeleri ve bankaları satın aldı. Çünkü sıcak para ve kırılganlık yüksek olan bir ekonomide, yerli veya yabancı sermaye açısından sıfırdan yatırım yapmak risklidir.

Geldiğimiz yerde, bizim gibi hükümetleri bilinçsiz olan ülkeler, spekülatif sermaye ve doğrudan yabancı yatırım sermayesi ayırımı yapmadığı için kriz yaşıyor. Kriz yaşayan iki ülkeden birisi, Arjantin, birisi de biziz. Zaten Dünya da bize kriz ikizleri diyor.

Pazar günü; ‘’Piyasada oligopol yapı, İthalata bağımlı üretim yapısı; Toplam Faktör verimliliğinin düşük olması, Sektörel dengesizlik ve sanayide düşük kapasite‘’ ile devam edecek.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir