BDDK , A Bankın yüzde 50 hissesinin Yunan Alpha Banka satışına izin vermedi.
Aslında BDDK başından beri bankaların yabancıya satılmasına bir sınır getirmek istiyordu. Bir keresinde BDDK başkanı yabancıya satıştan dolayı üzüntüsünü belirtmişti .
BDDK yabancıya satışa sınır getirmek istiyordu. Zaten yasada bu konuda BDDK ‘ya yetki vermiştir. Ancak başbakanın talimatıyla satışlar yapılıyordu. Şimdi seçim sonrası BDDK’nın eli daha rahatladı.
Küreselleşme Bankalarda yabancı payının artmasının getireceği sorunları çözemiyor.. Bu sorunların başında bankaların yabancıya satışının ekonomide kırılganlığı artırması geliyor.
Bankacılık bir devlet imtiyazıdır. Yasada olsun veya olmasın , bankalar sıkıntıya girerse , devlet müdahale ediyor. Müdahalenin iki nedeni var…
Bir… Ekonomide bir kriz olmasın… Yada kriz derinleşmesin..
İki… halkın tasarrufları batmasın …Toplum zarar görmesin.
1994 krizinde 3 özel banka battı.. Tasarruf sahibi zarar gördü.. daha fazla batmasın diye mevduata yüzde 100 güvence getirildi.
PATRONU OLMAYAN BANKA
Aslında bankaların tek bir veya birkaç patronu yoksa ve sermayesi sermaye piyasasında daha yaygınsa , şeffaf işletmecilik açısından daha doğru olur.. Ne var ki yabancı sermayeli bankalar için aynı şeyi söylemek çok doğru olmuyor.
2001 krizinde de batan veya içi boşaltılan bankalar fona alındı. Bankaların zararı ve borçları için , banka sahiplerinin mal varlıklarına el konuldu.
Yabancı Bankalar Türkiyedeki varlıklarıyla sınırlı olarak sorumludur. Eğer bir kriz olursa , kimin malına el koyacaksınız ?
ABD’de veya Avrupada işin bu yanı tartışılmıyor.. Çünkü bu ülkelerde piyasa koşulları gelişmiş .. Bu tür banka krizleri yaşanmıyor.
Öte yandan , 2001 krizinde Arjantindeki bankalar , kriz öncesi 31 milyar dolarlık mevduatı, dövize çevirip dışarıya çıkardılar.. Bu olay , krizin boyutunu artırdı.
Türkiye de benzer olayların yaşanmayacağını nasıl garanti edebiliriz ?
Bir tehlike karşısında yabancı bankalar kendilerini kurtarmak için mevduatı dövize çevirip dışarıya çıkarırsa , ne yapabiliriz?
SERMAYE HERŞEYİ HESAPLIYOR…
Uluslar arası sermaye bu hesapları iyi yapıyor. Küreselleşme sermayenin hakim olduğu bir konjonktürdür. Bu konjonktürde hesaplar , paradan para kazanmak üstüne kurulmuştur. Risklarin yüksek olduğu ülkelere bu nedenle ciddi yatırım yapacak sermaye girmiyor. Yabancı sermaye ya sıcak para olarak giriyor.. Ya da şirket satınalmak için giriyor..
Sıcak para hızlı girip çıkan bir paradır. Bir risk halinde hızlı çıkabilmektedir. Banka satın alan sermaye de aynı şekilde , bir sıkıntı sezerse , getirdiği sermayeyi bankanın içini boşaltarak geri götürebilmektedir.
Elbette bankaların yabancıya satışının uzun dönemde kar olarak dışarıya kaynak transferine neden olması ve İç ve dış politkada Lobi oluşturması gibi zararlı yanları da bulunmaktadır. Ancak bu gün için denenmiş olan ve açık olan , banka almak için gelen sermaye ile sıcak paranın aynı kırılganlığı yaratıyor olmasıdır.