AB Ekonomik-Mali ilişkileri Genel Müdürlüğünde Türkiye‘den sorumlu Dirk Verbeken‘in yaptığı değerlendirmeye göre, Türkiye’ye son 10 yılda (1993-2004 döneminde) doğru dürüst yabancı yatırım sermayesi gelmedi.
Bu dönemde Doğu Avrupa Ülkelerine bizden daha çok yabancı yatırım sermayesi geldi. Örneğin bu dönemde beş milyon nüfuslu Slovakya’ya Türkiye’den daha fazla yatırım sermayesi girdi.
Doğrudan yatırım sermayesi,bir ülke için istikrar ve güven göstergesidir. Çünkü bu şekilde gelen yabancı sermaye girdiği ülkede uzun vadeli risk almış oluyor. Sıfırdan yatırım yapıyor… Teknoloji getiriyor… Getirdiği sermayeyi 20-30 yılda amorti ediyor… Oysa ki sıcak para iki-üç yılda getirdiğinden fazla götürüyor.Hazır yatırımlar satın alan yabancı sermaye 3-4 yılda kendisini amorti ediyor.
Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımı(1993 – 2004) |
Milyar Dolar |
|
Brezilya 195 |
Meksika 158 |
Çek Cumhuriyeti 43 |
Macaristan 33 |
Polonya 22 |
Slovakya 13 |
Türkiye 10 |
|
Kaynak :Anka Ajansı |
Örneğin Telekom’u alan yabancı sermaye çok az sermaye getirip, kalan bedeli. Telekom karından ödeyecektir.
Bizim için gerekli olan bu uzun vadeli yabancı yatırım sermayesidir. Cari açıklar bu yolla kapatılırsa ekonomide kırılganlık olmaz… Türkiye pahalı Dış Borç almaz.
Ne var ki bizim gibi cari açığını sıcak para ile finanse eden daha doğrusu etmek zorunda kalan ülkelere uzun vadeli yabancı yatırım sermayesi gitmiyor. Çünkü sıcak paranın spekülatif nitelikte olduğunu eninde sonunda bir istikrar sorunu yaratacağını bilir.
Yabancı sermaye kanunu değişti. Şirket kurmada kolaylık getirildi. Ancak bu kanunu uygulayanlar siyasiler ve bürokratların, yabancı sermayeye bakış açıları, uzun vadeli yabancı sermaye gelişini etkiliyor.
Telekom’u alan Ürdün Şirketi İslam Sermayesi almalarının avantaj olduğunu söyledi. Bu söz aynı zamanda siyasi iktidarın yabancı sermayeye bakış açısını da yansıtıyor.
Aynı şekilde yabancı sermaye konusunu değerlendiren AB Ekonomi masasında Türkiye‘den sorumlu Dirk Verbeken Hükümetin ihaleler konusunda şeffaf olmadığını ve “bazı şirketlere ayrıcalıklı olarak yardımda bulunduğunu” söylüyor.
Öte yandan yasaya rağmen bürokratın kişisel veya ideolojik bakış açısında yabancı sermaye için sorun oluşturuyor.
Globalleşmeyi önlemek elimizde değil… Elimizde olan Küreselleşme sürecinde ekonomik ilişkilerimizde basiretli bir tüccar gibi davranarak dışarıya kaynak çıkışını önlemektir. Ülkemizi spekülatif sermayeye, fırsatçı sermayeye karşı korumaktır. Bunun için önce kur politikasını değiştirerek düşük kur tuzağından çıkmamız gerekiyor. Bu takdirde cari açık vermeyiz veya çok azalır. Kan kaybımız olmaz…
Ayrıca Reel faizleri düşürüp, sıcak para girişini önlememiz gerekir…
Özelleştirmede, banka satışlarında Milli sermayeyi tercih etmeliyiz… Yerli Sermayenin gizli yoldan fırsatçı yabancı sermaye ile işbirliğini önlemeliyiz…
Bu şartlarda ancak uzun vadeli yabancı yatırım sermayesi gelir.