Vergi tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Kabileler savaşlarla başka kabilelerden ayni olarak ‘’gasp bedeli‘’ ‘’ganimet‘’ alırdı. Mısırda ve Mezopotamya ‘da yapılan büyük inşaatlarda halktan çalışma mükellefiyeti bir nevi vergiydi.
Verginin çeşitli aşamalardan geçmesi sonucu vergileme prensipleri oluşmuştur. Bu prensipler için en iyi söz ‘’kazı bağırtmadan yolmak‘’ sözüdür. Zira kimse isteyerek vergi vermez.
Yine, vergi özel sektörden kamu sektörüne kaynak aktarılması demektir. Kamunun cebri tasarruf yaratması demektir. Bu nedenle ekonomik ve sosyal etkileri ortaya çıkmaktadır.
Maliye literatüründe bir başka söz , ‘’eski vergi iyidir‘’ şeklindedir. Zira mükellefler vergiler ilk salındığında tepki duyar. Zamanla vergiyi öğrenir ve alışır. Bunun için vergi sistemini sık-sık değiştirmek doğru değildir.
Maalesef AKP iktidarının böyle bir prensibi yoktur. Vergi konusunda eyyamcı davranmaktadır. Özellikle torba yasalarla her gün, vergiler geliyor. Vergiler gidiyor.
Acaba 2010 yılında vergilerde kaç değişiklik yapılmış diye 2011 yılı bütçe gerekçesine baktım. Hemen, hemen tüm vergi kanunlarında değişiklik yapılmış. Kanunları tek tek saymak sayfalara sığmaz… Ancak toplam olarak 54 değişiklik yapılmış.
Vergilerin bu kadar sık değişmesi, vergi mükellefinin tepkisine neden oluyor. Vergi bilincinin oluşmasını engelliyor.
Sık sık getirilen vergi afları, vergi mükellefleri arasında haksız rekabete yol açıyor. Vergi adaletini zedeliyor. Vergiye karşı direnç oluşuyor. Bu defa vergi kayıp ve kaçakları artıyor.
Ben uzun süre İktisat Fakültesinde, maliye ve vergi uzmanı ve denetçisi olmak isteyenlere, ‘’denetimden daha önemli olan mükellefe yol göstermektir‘’ diye telkinde bulundum. Maalesef aynı telkini Maliye Bakanlığı yapmıyor. Tanınmış bir yeminli müşavir, bir denetçinin kendisini tehdit ettiğini anlattı. Bu olaylar sık-sık yaşanıyor. Bilinçsiz memur ve denetçi, vergi mükellefini yolunacak kaz olarak görüyor. Vergiye karşı tepki oluşmasına neden oluyor.
AKP iktidarı iki yıl öncesine kadar, borsada sıcak paradan vergi almadı. Yerli sermayeden yüzde 10 vergi aldı. Bu gibi haksız uygulamalar sermayenin çıkmasına ve bıyıklı yabancılar dediğimiz yönteme yol açtı. Türkiye de yerleşikler parasını dışarıya çıkardı, sonra yabancı sermaye olarak içeri soktu.
Kayıt dışı ekonomi ve mafyasal ilişkilerde, vergi bilincini köstekliyor. Devlet ihale kanunu 20 defa değişti. Birçok kamu kurumu ihale dışında kaldı. Vergisinin bu yollarla çarçur edildiğini ve kamudaki yolsuzluğu gören mükellefin eli vergi vermeye gitmiyor.
Örneğin bankadan bir yıllık 10.000 lira kredi alırsanız, yılda 643 lira faiz yanında 96.45 lira KKDF ve 32.15 lira da BSMV olarak vergi ödersiniz. Zaten bankalar yüksek faiz alıyor. Birde vergi olunca, kimse yatırım yapmak istemiyor.
Yüksek vergi yükü de, vergiye karşı tepki yaratıyor. Örneğin, istihdam üzerinden alınan prim ve vergi yükü yüksek olduğu için Türkiye de 8.5 milyon insan kayıt dışı çalışıyor. Çalışanlarda asgari ücretten gösteriliyor. Bu sorun denetimle aşılmaz. Doğrusu bu yükü düşürerek vergi kaçırmayı cazip olmaktan çıkarmaktır.