VERGİ MÜKELLEFİ SORUYOR: NE VERDİN Kİ BENDEN NE İSTİYORSUN?

Vergilemede herkesin bildiği bir laf var… “Kazı Bağırtmadan yolacaksın” bu söz aynı zamanda vergi psikolojisinin önemini gösteriyor.  

Anayasamıza göre vatandaşın vergi ödevi var… Buna karşılık devletin de kamu hizmeti yapmak ödevi var… Falan vergi falan hizmetin karşılığı değildir… Harçlar ise bir hizmet karşılığıdır… Ancak genel anlamda toplum vergi verir… Devlette topladığı  vergi ile hizmet yapar…

Kazı bağırtmadan yolmanın ilk şartı, vatandaşta vergi bilinci oluşturmaktır. Vergi bilinci de vergi mükellefinin kamu hizmetlerinin kendisi için vazgeçilmez olduğu gerçeğini iyi bilmesi ve yapılan hizmetin doğru yapıldığına inanması  ile  mümkün olur.

Ödenen vergi ile yararlanılan hizmet arasında bir orantı veya bir bağlantı yoktur. Aynı şekilde herkes kamu hizmetinden aynı oranda faydalanamaz… Hiç vergi ödemeyen de vergi ödeyen de aynı oranda faydalanabilir… Genel de herkes tüketim vergileri gibi dolaylı vergileri öder. Bazıların devlet ödedikleri verginin üstünde  maddi destek sağlar. V.b.

Mesele devletin bu gün  kamu hizmetlerini  aksatmadan ve doğru yapmasıdır…

Gerekçesi ne olursa olsun,  devlet altyapı yapamıyor… Eğitim ve sağlık hizmeti yapamıyor…  Vatandaş hastane kapılarında saat beşlerde kuyruğa giriyor… Yahut herhangi bir cerrahi müdahale için altı ay sonrasına  gün  veriliyor bilgi çağında öğretmensiz okul veya okulsuz köy bulunuyorsa… Elbette vergi mükellefinin kafası karışacaktır.

Vergi bir yüktür… Kimse güle oynaya vergi vermez… Bu yüzden vatandaşa verdiği vergiye karşılık kamu hizmetlerinin yapıldığını iyi anlatmak veya göstermek gerekir… Tersine verdiği vergi ile hizmet yapılmıyorsa vergi mükellefi vergiye karşı tepki duyacaktır.. Vergiye karşı direnç gösterecektir.

Öte yandan, bu gün hizmet aksıyorsa, bunun en önemli nedeni iç ve dış borç faizleridir.

Bu borçlarla zamanında kamu hizmeti yapılmış olabilir… Ancak vergi mükellefinin bu noktada iki itirazı olacaktır:

1) Geçmişte  borçla finanse edilen kamu hizmeti, bana ne kadar yansıdı? devlet bire yaptıracağı işi üçe yaptırdıysa ve bu nedenle borçlandıysa, yani yolsuzluk varsa bunun ceremesini ben neden çekeyim? diyecektir.

Mamafih devlet ihaleleri ile ilgili her gün bir iddia ortaya atılıyor… Geçmiş dönemlere ait yüce divanda yargılama gündeme geliyor… Hatta Dünya bankası ve IMF ekonomik istikrar için kamuda yolsuzluğun önlenmesi gerektiğini sık sık  telaffuz ediyorlar.

Kamuda yolsuzluk, vergide de yolsuzluğu ve kayıtdışılığı zorlayan önemli bir faktör olmuştur.

2) Vergi mükellefi “Ben ayağımı yorganıma göre uzatıyorum… Devlette aynısını yapsaydı…” Eğer devleti yönetenler, bunu yapmamış ve ödenen vergilerden siyasi arpalıklar  oluşturmuşsa  ve hiç kimse de  bunun  hesabını vermiyorsa, başka bir ifade ile “yapanın yanına kar kalıyorsa” o  zaman yeni ödeyeceğim vergilerde aynı  şekilde kullanılacaktır.

Büyükşehir Belediyelerinde çok kötü bir gelenek var. Her kazılan çukurun başında büyükşehir belediye başkanının adı veya resmi var… Sanki başkanlar bu çukuru vatandaşın vergisiyle değil de şahsi servetleriyle açmışlar… Yine her çukurun başında, milletin kafasına vururu gibi  “Büyük şehir çalışıyor” yazılıdır…  Sanki çalışmak Büyük şehrin işi değil , babasının hayrına çalışıyor… Bu durum hem kamu vicdanında  bir rahatsızlık yaratıyor… Hem de vergi mükellefinin tepkisini çekiyor…

Özetle, bugün vergi kayıp ve kaçaklarının nedenleri başında,  kamudaki yolsuzluklar, kamu kaynaklarının çar-çur edilmesi, devletin borca boğulması  ve yine  hükümetin kamu hizmeti yapmıyor olması gelmektedir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir