Üretimde de Popülizm Olursa !

2017 İkinci Çeyrek GSYH içinde Sanayi sektörünün payı yüzde 20.4 idi. İki yıl sonra bu sene 2019 da aynı çeyrekte bu pay yüzde 19.8 e geriledi. 2019 İkinci Çeyrekte Sanayi sektöründe büyüme yüzde eksi 2.7 oldu.

2017 İkinci çeyrekte GSYH içinde İnşaat sektörünün payı yüzde 8.2 idi. Bu sene aynı çeyrekte yüzde 6.8’e geriledi.  İkinci çeyrekte İnşaat sektöründe daralma yüzde eksi 12.7 oldu.

Siyasi iktidar inşaat sektörüne , özellikle konut sektörüne yoğunlaştı. Nüfusumuz  yılda bir milyon artıyor. Yeni konutlara ihtiyaç  var.  İstanbul gibi şehirlerde depreme önlem olarak kenstel dönüşüme ihtiyaç var . Ne var ki iktidar daha ileri gitti. Söz gelimi İstanbul’da arz fazlası konut stoku oluştu. Bu durum müteahhitleri de zor durumda bıraktı.

İktidar  genişleme döneminde , konut üretimi için  imar  kolaylığı , arsa tahsisi ve ucuz kredi gibi imkanlar yarattı. Konut satışları durduğu için şimdi de kamu bankalarından zararına konut kredisi veriyor. Bankaların zararını vergi verenler karşılıyor. Yani devlet konut alanlara , konut almayanlardan gelir transfer ediyor.

Siyasi iktidar neden konuta bu kadar yüklendi ? Çünkü inşaat sektörünün ekonomiyi canlandırma etkisi daha kısa sürede ortaya çıkıyor. İktidar bu canlılığı geçmişte hep oya çevirdi.  Ülkenin uzun dönemli kalkınmasına değil , kısa dönemli canlanmasına odaklandı. Yani sektörü de popülizm için kullandı. Gerçekte ise inşaat sektörü , konut üretimi , sanayi üretimi gibi ihracatı beslemez ve kalıcı büyüme sağlamaz.

Ayrıca devlet konut sektörünü gelir kaynağı olarak kullandı. TOKİ zenginleri oluştu. Şok zenginler yarattı. Bu gibilerin dengesiz harcamaları , toplumsal tepkilere neden oldu.

Ekonomik istikrar için , sektörler arasında denge olmalıdır. Üretimde planlama olmayınca , sektörler arası denge bozuldu. Söz gelimi sanayi sektörü ile  İnşaat sektörü arasında bir denge bozuldu.  Büyüme dönemlerinde Sanayi sektörü inşaat sektörüne girdi sağlar. Sanayi sektörü ihmal edildi. AKP iktidarında  az sayıda sanayi yatırımı yapıldı. Yeterli ve objektif teşvikler olmadığı için aramalı üretimi daraldı. Sonuçta Sanayi sektörünün GSYH içindeki payı daraldı.  Bu defa inşaat sektörü sanayi sektöründen aldığı girdiyi  kısmen ithal etmek zorunda kaldı. Zaten üretim ithal girdiye  bağımlı idi.  Genişleme döneminde İnşaat talebi ile İthal girdi bağımlılığı daha da arttı.

Şimdi daralma döneminde inşaatta daralma , hem ithal hem de  sanayide ara malının daha da daralmasına neden oldu.

SANAYİ ÜRETİM ENDEKSİ (YÜZDE-AĞUSTOS)
  2016 2019 3 YILLIK

DEĞİŞME

TOPLAM SANAYİ 105,5 99,3 -5,6
ARA MALI 106,8 94,3 -11,8
SERMAYE MALI 97,7 91,8 -6,0
İMALAT SANAYİ 103,8 96,8 -6,7
GIDA 100,7 105,8 10,5

Sanayi sektörü ihmal edildiği için , Bu sene 2019 Ağustos ayında toplam sanayi üretimi 3 yıl öncesinin de altına düştü. Eylül ayında imalat sanayiinde toplam kapasite kullanım oranı da yüzde 76.3 oldu. Kapasite kullanım oranının düşük olması , verimliliğin düşük kalmasına ve üretim maliyetlerinin artmasına neden oluyor.

Hükümetin verimlilik artışı diye bir derdi olmadığı , açıklanan YEP’ lerden anlaşılıyor. Oysaki düşük kapasite , düşük verimlilik maliyetleri artırıyor. Maliyet enflasyonu olarak yansıyor.

Şimdilerde  , popülizmi üretime kadar sokmanın maliyetini , bir yandan fert başına gelirde daralma , diğer yandan kronik enflasyon olarak çekiyoruz.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir