Umutsuz İşsizler Ordusu

Geçen sene 2019 Mayıs ayında, iş aramayıp iş bulsa çalışmaya hazır olanlar 2 milyon 294 bin kişiydi. Bu sene aynı 2020 Mayıs ayında bu sayı iki kattan fazla artarak 4 milyon 713 kişiye çıktı. TÜİK bunları , bir iş arama kuruluşuna baş vurmadıkları için işsiz kabul etmiyor. Ancak iş bulsalar işe başlayacaklar diye de işsiz olduklarını dolaylı yoldan ifade etmiş oluyor. Aslında iş aramayıp çalışmaya hazır olanların bir kısmı yıllardır iş arıyor ve fakat iş bulma  umudunu kaybettiği için artık iş aramıyor. Yada bir kuruma başvurmasından sonuç alacağına inanmadığı için yakın çevresi aracılığı ile iş arıyor. Yahut 18 yaşına basmış  ve aradan bir ay geçmiş iş aramaya başlamamıştır. Nerden bakarsak bakalım bunlar da işsizdir.

TÜİK  Mayıs ayı için  işsiz olarak kabul ettiği işsiz sayısını da 3 milyon 826 bin kişi olarak ilan etti. Tabloya bakar mısınız ? İş aramayan işsizler ilan edilen işsizlerin iki katından  daha fazla ? Bu tablo Cumhuriyet tarihinde bizde ve aynı standartları uygulayan dünyanın başka ülkelerinde duyulmuş – görülmüş değildir.

Türkiye de bir istihdam politikası yoktur. Olsaydı  her ikisinin toplamı  olan fiili  işsiz sayısı  8 milyon 539 bin kişiye istihdam yaratmak zorunda olduğumuzu bilmemiz ve buna göre politika oluşturmamız gerekirdi.

Özet olarak ile Türkiye de gerçek işsiz sayısı 8,5 milyondur.  Bu toplamdan Pandemi nedeni ile zorunlu izinli olanlar da hariçtir.

Bir başka anlaşılmaz sorun; İstihdam oranındaki şok denilecek kadar yüksek düşüştür. Geçen sene Mayıs ayında, istihdam oranı ise yüzde 50,7 idi bu sene yüzde  45,9 ‘a geriledi.

OECD ve Avrupa ülkelerinde istihdam oranı  ortalama yüzde 60 ile yüzde 70 dolayındadır. Türkiye de İstihdam oranının düşük olması insan gücünün eksik kullanılması demektir ve bu oranın düşük olması Türkiye’nin fakirlik kısır döngüsüne girmesine neden oluyor ve orta gelir tuzağından çıkmasını zorlaştırıyor.

İşsizlik oranı , ekonomik sorunların tek rakamlı  blançosudur. Ekonomik sorunlar , ekonomide daralma, işsizlik ve gelir dağılımında  bozulma olarak ortaya çıkar. Bu sorunların çözülmesi için , tek başına istihdam politikası yeterli değildir. Önce hukuki ve demokratik altyapıyı yeniden oluşturarak güven ortamı yaratmak  zorundayız. Aynı zamanda  bir planlama yaparak ;  para , faiz , kur , maliye , istihdam , dış ticaret politikalarını koordineli olarak planlamamız  gerekir. Bu günkü siyasi tabloya ve ekonomi yönetiminin tutumuna bakarsak böyle bir niyet göremiyoruz.

İktidar partisi ve ekonomi  yönetimi algı yaratmakla meşgul. Algı yaratmak veya ‘’uçuyoruz ‘’ demek  , işsizlerin tepkisini artırıyor.

Muhalefet ise ağız dalaşı ile meşgul. Muhalefetten bazı siyasiler Türkiye’nin bu günkü şartlarını , işsizlerine ve sıkıntılara rağmen  kendi siyasi hırslarından , halkın durumunu göremiyorlar.

Mesele artık halkın siyasi bilinç sahibi olmasına ve demokrasi talep etmesine bağlanmıştır. Halk ne yaparsa kendine yapmış olacaktır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir