ÜRETİCİ DE TÜKETİCİ DE MUTSUZ

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK ) ve Merkez Bankası (MB) birlikte anket yoluyla tüketici güven endeksi hazırlıyor. Bu endeks MB için de, enflasyon tahminin de   toplam talebi tahmin etmek için bir gösterge oluyor.  Reel kesim güven endeksi de , işletmelerin anketlere verdiği  cevaplara göre hesaplanıyor.  

 

 

Her iki endekste ,  100’ün üstü  tüketicinin ve üreticinin  iyimser olduğunu , 100’ün altı olması ise kötümser olduğunu gösteriyor.

Bu endekslerin negatif tarafı , beklentileri de aynı paralelde  artırması ve azaltmasıdır. Zira Ekonomide olumlu veya olumsuz beklentiler , bir yere kadar makro dengeleri ve istikrarı etkilemektedir. Tüketici davranışları bu beklentilerin önemli bir kısmını oluşturmaktadır.

 2012 yılında her iki endekste de düşme var.. Geçen eylül ayında 93.7 olan Tüketici güven endeksi bu sene Eylülde 88.8’ geriledi. Reel sektör güven endeksi de bir yıl içinde 11.3 puan düştü.

Reel sektör Ekonominin  genel gidişatını  da iyi görmüyor. Geçen sene genel gidişat güven sınırı üstünde iken bu sene 99.3’e gerileyerek güven sınırının altına indi.

GÜVEN GÖSTERGELERİ

 

                                                           EYLÜL 2011              EYLÜL 2012

Tüketici Güven Endeksi                              93.7                            88.8

Genel Ekonomik Durum ( Tüketici )           92.0                            86.6

Reel Sektör Güven Endeksi                  112.2                          102.9

Genel Gidişat                                                   105.3                                  99.3

Öte yandan ,tüketicinin ve üreticinin  kötümser olması ,  yatırımların ertelenmesine ve durgunluğa neden olmaktadır. Bu demektir ki , 2013 yılı da kayıp yıl olacaktır.

Aslında yalnızca güven göstergeleri değil , öteden beri süregelen yüksek cari açıkların sürdürülemeyeceği açıktı. Dış kaynağa ve ithalata bağlı büyümenin gitmeyeceği de açıktı. Bu günden sonra , hazır yediklerimizin ceremesini çekeceyiz..  Gerçekten , Türkiye varlıklarını , karlı işletmelerini , Bankalarını yabancıya satarak  büyümeyi ve cari açığı finanse etti. Ancak bu gün hem varlık olarak fakirleşti , hem de bundan sonra hazır yediklerini , dış borçlarını ödemek zorundadır. Yetmedi , faiz ve kar transferi , cari açığın bir yerden sonra düşmesini de engelleyecektir.

Öte yandan bütçe dengesi de bozulmaya başladı… Büyümenin düşmesi ile vergi gelirlerinin de düşeceği açıktı. Bir yandan da sosyal güvenlik açıkları bütçeyi zorlamaya başladı.

Bu güne kadar Hükümet özelleştirme gelirlerine güvendi. Şimdi 2/B’ leri bekliyor… Yanlış olanda budur. Zira AKP iktidarının bir bütçe politikası olmadı. Bütçe dengesine önem verdi. Ancak harcamaların etkinliği , vergilerin ekonomik ve sosyal etkileri dikkate alınmadı.

Yine bu güne kadar Hükümetin uzun dönemli bir plan programı olmadı. Bütçeler de  yıllık ve günübirlik çözümlerle yürütüldü. Bu sene bütçe üstünde harcama yapıldığından  bakan da şikayetçi oluyor. 

Ekonomideki kötümserliğin bir nedeni Küresel ekonomidir… Ancak daha önemli nedeni bu günkü  siyasi tablodur.. Artık Başbakanın  ve AKP iktidarının ekonomide  yapacağı bir şey yoktur. Türkiye için yeni bir dinamizm gerekiyor. Bu dinamizmi Ne CHP , nede MHP gösterebiliyor.

Muhalafet partileri , İktidar partisinin panzehiri gibi çalışıyor.. Toplumu tatmin edecek bir görüş , bir beklenti yaratamıyorlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir