1985 yılında, Uluslararası Maliye Enstitüsünün kongresi Macaristan‘nın başkenti Budapeşte‘de yapıldı… O yıllarda komünist rejim devam ediyordu…
Budapeşte’de gönüllü Turizm örgütleri vardı… Turistlere fahri hizmet veriyordu… Turizm gönüllüleri sizi istediğiniz yere götürüyordu.. Ayrıca turizm ofisleri yatacak yer buluyordu… O yıllarda on milyonluk Macaristan ‘a, 11 milyon turist geliyordu…
Macaristan halkının turizm bilinci bizi çok heyecanlandırmıştı… Aynı yıllarda Türkiye ye gelen turist sayısı birkaç milyonla sınırlı kalıyordu.
Aynı yıllarda Türkiye de iki gözlemim oldu… Birincisi, Kapalıçarşıya giren-çıkan turistleri, seyyar satıcılar çok rahatsız ediyordu… İkincisi bir gün Antalya Kemer’de dolaşırken, baktım ki tüm esnaf dükkanların önünde oturmuş… Bazıları tavla oynuyor… Çoğu da gelen-geçen turistleri bakışları ve tavırlarıyla rahatsız ediyor… Dayanamadım… Bir esnafa:
“Senin gelirin bu turistlerden… Neden yanlış davranıyorsun?” dedim… Ancak aynı zamanda esnafın ne kadar bilinçsiz olduğunu da anladım.
Bu gün bu bilinç düzeyi biraz daha artmıştır… Ancak, bu defa da işi başkalarının üstüne atıyoruz… Oysa Turizm geliri hepimize dağılıyor… Turistik tesislere, her sektör hizmet veriyor… Döviz Türkiye’nin yumuşak karnını oluşturuyor… Örneğin 2004 yılında Turizm geliri olmasaydı, cari açık 30 milyar dolara çıkacaktı.
Özetle, turizm yanlıca bakanın ve bürokratın işi değildir.. Hepimizin işidir… Eğer bilinç sahibi olursak… Üstümüze düşeni yaparsak… Geçen sene Türkiye’ye gelen 17.5 milyon turisti kolayca artırabiliriz.
Bu sene ilk üç ayda gelen turist sayısı, geçen seneye göre yüzde 30 arttı… Geçen sene ilk üç ayda 1.9 milyon turist gelmişken, bu sene bu sayı 2.5 milyona yükseldi… Üç ayda gelen turistin, yüzde 24’ü Alman, Yüzde 12.8’ Bulgar, yüzde 6.2’si İranlı, yüzde 4.6’sı Rus ve yüzde 4.2 si ise yunanlıdır.
Gelen Rus turist sayısı 2004 yılında üçüncü sırada iken, 2005 yılının ilk üç ayında dördüncü sıraya geriledi.
Türkiye ye gelen turiste Bakanın da, bürokratın da, tesis sahibinin de, vatandaşın da saygı duyması gerekiyor… İnsanlık görevi dışında ’’Turizmin altın yumurtlayan tavuk” olduğunu unutmamış olmamız gerekir.
Yalnızca unutmamış olmamız, yetmez… Ayrıca görevlerimizi de yapmalıyız…
1) Halkın görevi turiste yardımcı olmaktır… Bunun için hem artık turizm bilincinin gelişmesinde hem de turiste yardımcı olup yol göstermekte, “Turizm gönüllüleri” oluşturmak gerekir.
2) Hükümetin görevi turizm mevzuatını, günün şartlarına uydurmaktır… Halen bir turizm yatırımı yapmak, deveye hendek atlatmaktan zordur.
3) Bürokratın görevi kapris yapmaktan vazgeçmek ve mevzuatı turizmin yolunu açacak şekilde yorumlamaktır.