Bu sene Mart ayı başında, Carry Trade yoluyla Türkiye’ye 1000 dolar girdiğini örnek alalım. Mart ayında ortalama dolar kuru 32,0404 TL idi. Yabancı bu dolarını TL’ye çevirdi;
1000 dolar x 32,0404,4 = 32 040,4 lira aldı.
Bu parayı Mart – Ağustos, 6 aylık TL mevduatına yatırdı. MB ortalama mevduat faizi verilerine göre Mart ayında ortalama mevduat faizi yüzde 50,49 idi. 6 Aylık faiz geliri 8 088,6 TL oldu. Eline geçen toplam anapara ve faiz ise 40 129,0 lira oldu. Bu parayla yeniden dolar aldı. Ağustos’ta ortalama Dolar kuru 33,5075’tir.
40 129: 33,5075 = 1 197,6 dolar eder.
1000 dolar getirdi, 6 ay sonra 1 197,6 dolar geri götürdü. Elbette yerleşikler de aynı şekilde dolarını bozdurup, aynı geliri sağladı. Yıllık olarak yüzde 39,5 faiz demektir.
Aynı 6 ayda tasarrufunu TL’de tutanlar TÜİK verilerine göre mevduattan yalnızca yüzde 1,92 oranında reel gelir sağladılar.
Bu faiz, Dolar faizi olarak yıllık yüzde 39,5 faiz demektir. Dünyada böyle bir faiz yoktur. Dünyada sıcak para gelsin diye bu kadar faiz ödeyen başka bir ekonomi de yoktur.
Bu sorunun temel nedeni sıcak paradır. Sıcak para girişi kurlar üstünde baskı oluşturdu. Kur artışı TÜFE’nin altında kalınca, Kur/ faiz makasında denge bozuldu ve sonuçta Türkiye sıcak paracılara tefeci faizinden daha yüksek faiz ödedi.
Türkiye’ye 2012 yılına kadar da sıcak para girişi olmuştu. Mehmet Şimşek’de ekonomi yönetiminin içinde idi.
Sıcak para;
1- Ekonomide kırılganlık yarattı. Türkiye dünyanın en kırılgan ülkesi olarak ilan edildi. Kur şokları ve yaşamakta olduğumuz istikrar sorununun temelinde ekonominin yanlış ve ehliyetsiz ellerde yönetilmesi geliyor ama yine de ekonomi bu kadar kırılgan olmasaydı krizde bu kadar derinleşmezdi.
2- 2012 yılına kadar TL değerli kaldı ve Üretim ithalata bağımlı yapı kazandı. Cari açık arttı. Cari açığın finansmanı dış borçla yapıldığı için artık sürdürülemez durumdadır.
3- Doğrudan yabancı yatırım sermayesi, sıcak paranın olduğu kırılgan ekonomilere girmez. Bu nedenle yabancıya gayrimenkul satışı dışında doğrudan yabancı yatırım girişi kesildi.
4- Ülke Riski arttı. Bugün de Türkiye, Rusya ve Mısır’dan sonra üçüncü sırada Dünyanın en riskli ülkesi olarak görülüyor.
Bugünkü Hükümetin anlayışı, ‘’ döviz nereden ve nasıl gelirse gelsin de Türkiye bir döviz krizi yaşamasın ‘’ şeklindedir.
2023 seçimleri için döviz sorununa bulunan çözüm şaibeli ve tartışmalıdır.
2022 yılı ödemeler bilançosunda 24,6 milyar dolar kaynağı belirsiz döviz girişi olmuştu.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu 2023 Dünya Raporunda;
“2022 yılında Balkan Yolu Afganistan’dan kaynaklanan opiyatların İran ve Türkiye üzerinden geçerek Orta ve Batı Avrupa’ya ulaşmasında başlıca güzergâh olmayı sürdürdü.‘’ deniliyor.
Bugün sıcak para bulma görevi Mehmet Şimşek’e verildi. Reel ekonomide hiçbir başarısı olmadı. Yaptığı Londra’da 50 yabancı fona, sürekli Brifing vermek ve onların belirlediği stratejide gitmektir.
Türkiye bu anlayışla, bu akılla hep kaybeden ülke oldu. Bundan sonra da bu kadrolar ve hükümetin bugünkü anlayışı değişmediği sürece de maalesef hep kaybedecektir.