TÜRKİYE YÜKSELEN MEGA PAZAR

Son 20 yıldır, Türkiye gibi gelişme yolunda olan bazı ülkelere “yükselen pazarlar” deniliyor. Medyanın bu meseleyi ele alış tarzı ve ekonomi yorumlarından anlaşılan odur ki, biz ve bizim gibi ülkeler yükselen pazarlar olmaktan dolayı gururlanıyoruz.

Aslında ben olsam bizim gibi pazarlara “beş yıldızlı mega yükselen pazar” derdim… Zira, bize yükselen pazar diyenler, 2000 yılından bugüne bizimle olan ekonomik ilişkilerinden ötürü, 40 milyar dolar kazançlı çıktılar.

Yalnızca geçen yıl cari açık kadar yani 15.6 milyar dolar  döviz kazandılar. Bu sene bu kazançları daha da artacak. Çünkü ilk 4 aylık cari açığımız 9 milyar dolara yükseldi.

 

 

 

KİME NE KADAR ÜTÜLDÜK? (MİLYAR DOLAR)

 

                                                          2004               2005(4 ay)

 

ABD                                                    0.2                        0.1

ALMANYA                                         1.0                        1.0

FRANSA                                            0.9                        0.5

RUSYA                                              1.9                         3.0

JAPONYA                                         0.7                         0.8

İTALYA                                              0.8                         0.5

İSVİÇRE                                            1.0                         1.5

DİĞERLERİYLE TOPLAM          15.6                         9.0

 

Bazı ülkeler hem bizden döviz kazanıyor. Hem de aynı zamanda ortaya çıkan açığımız nedeniyle bize borç para veriyor… Parasını değerlendiriyor… Faiz alıyor… Yahut kısa vadeli sermaye (sıcak para)yoluyla bizden örneğin borsa da yılda yüzde 40 gibi, Dünya’da eşi-emsali görülmeyen spekülatif  kazançlar elde ediyorlar.

Bu şartlarda “yükselen Pazar“ lafı bile çok yetersiz olmaz mı? Ayrıca bize “altın madalya” vermeleri de gerekir.

Türkiye’yi kim bu tuzağa düşürdü?

Elbette ki Türkiye’yi yönetenler…

Onlar bize yükselen pazarlar dediler… IMF geldi… IMF’ciler yaratıldı. Türkiye fare kapanına yakalandı.

Bir yandan dış açık veriyoruz.Öte yandan bu dış açığı kapamak için faiz veriyoruz… Faiz-Kur makasının açılmasının sonucu gelen sıcak para yüzde 40 kazanç alıp götürüyor.

Bu şartlarda sürekli kaynak kaybeden bir ülkede kalkınma olur mu? Halk fakirlikten kurtulur mu?

Bu tuzağa düşmemizde,döviz kurları kullanıldı. Döviz kurları sürekli düşük tutuldu. Örneğin geçen mayıstan bu mayısa TÜFE 10.5 oldu. Ancak aynı dönemde dolar kuru yüzde 8.5 Euro kuru ise yüzde 7 geriledi.Yani ithal mal yüzde 18 dolayında ucuzladı. Bu şartlarda elbette ki ithalat patlayacak. Dış açığımız artacaktır.

Yabancılar Türkiye’yi iliğine kadar sömürmek ister. Ancak içeride bu politikalar yürütenler ve dolaylı yoldan kapitülasyonları getirenler acaba,bunun hesabını nasıl verecek?

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir