16 Ağustos tarihli Vatan Gazetesi’nde, Başbakan Erdoğan ve ailesinin kaldığı Rixos Otel’de, villanın tamamı yeşil renkli polyester bir örtüyle kapatılmış. Turistik bir tesise türban giydirmek, herhalde dünyanın başka bir ülkesinde rastlanmaz.
Örneğin İran’da da olmaz. Çünkü, İran’dakiler oyunu kuralına göre oynuyor… Takiyye yapmıyor… Denize girmiyorlar.
Kaldı ki, bu manzara hem turizme zarar veriyor… Turisti rahatsız ediyor… Tedirgin ediyor. Hem de Türkiye’nin dünyadaki imajını zedeliyor.
Yine Rixos Otel’de yaşanan bu kara tablo, Başbakan’ın halktan ne kadar kopuk olduğunu gösteriyor. Başka ülkelerin, Avrupa ülkelerinin başbakanları tersine halkın arasında denize veya havuza girerken, bizim Başbakan’ın halkla arasına perde germesi, gerçek hüviyetini ortaya koymuş oluyor.
Öte yandan, aynen bizim Dışişleri Bakanı gibi, Anıtkabir’e gitmenin önemi olmadığını söyleyen İran Cumhurbaşkanı Ahmetinejad’ın İstanbul’da olması nedeniyle, İstanbul’un en işlek caddeleri trafiğe tamamıyla kapatıldı.
Üstelik, önceki gün kimseye haber verilmedi. Bu nedenle Boğaziçi Köprüsü’ne girmiş bulunan bir araç , üç-beş kilometre ötede Levent’e ancak üç buçuk saate gelebildi.
Ahmetinejad’ın rahatı için Hükümetin halka verdiği zararın tablosu şöyledir:
Ahmedinejad hayatı felç etti
· Birçok kişi uçağını kaçırdı. Uçak ekipleri uçağa gidemedi. Veya geç kaldı. Bu yolla THY’nın seferleri aksadı. İş randevusu verenler, iş yapamadı.
· On dakikalık yolu 3.5 saate giden binlerce araba, yakması gereken akaryakıtın en az on katı akaryakıt tüketti.
· E 5 üzerinde çalışan, otobüs ve metrobüsler çalıştırılmadı. Bu yüzden iş kaybı ve zaman kaybı doğdu.
· Binlerce insanın zaman kaybı oldu. Çağımızda insan için en değerli olan zaman kaybı , para hesabına sığmaz.
· Bu iş için 5000 polis görevlendirildi… Kamu asayişi aksadı.
· Bu kadar maddi kaybı ve zaman kaybını görenler, hayatlarının kısıtlandığını görenler, Ahmetinejad’a, İran’a ve Hükümete tepki gösterdi. Ahmetinejad’ın dostluk ziyareti işe yaramadı. Tersine İran’a karşı kamuoyunda tepkiler arttı.
· İnsan hakları bir süre için askıya alınan insanların vücut kimyası bozuldu. Sinirlenmeleri ve yaşadıkları stres sağlıklarını olumsuz etkiledi.
Halkın sabrı taştı
Özetle, Başbakan ve Hükümet insana verilen dolaylı zararları ve toplumsal maliyetleri dikkate almıyor. Daha önce de insanları kovan, “Ananı al git” diyen Başbakan’a, bu toplum tepki göstermedi. Ancak her zaman papaz pilav yemez. Bizim halkın toleransında bir kırılma noktası vardır… Bugüne kadar halkın güvenini ve avansını, halkın aleyhine kullananlara karşı halk gereğini yapmıştır. Bundan sonra da yapacaktır.