CHP’de iç kavgalar olmasa, parti unutulacak… Ancak bu güne kadar CHP tarihinde taşlar hiç bu kadar yerinden oynamamıştı. CHP’li seçmen şaşkın durumdadır… Parti örgütü ve CHP’li seçmen İç sorunları anlamaya çalışmaktan, muhalefet yapamıyor.
Geçen hafta Ankara’da toplanan eski il başkanları, bugünkü CHP yöneticilerinin iki konuda ülkeyi sıkıntıya soktuklarını bir duyuru ile açıkladılar. Bunlardan birisi Türklüğe yapılan saldırılarla ilgiliydi. Eski İl başkanları yayınladıkları bildiride bu durumu şöyle değerlendirdi:
Cumhuriyet Halk Partisi Anadolu’dan Türkleri süpürüp atmak isteyen, bu ulusu o gün bu gündür yok etmek isteyen ‘’bunların artık burada yeri yok, geldikleri yere gitmelidir’’ diyen sömürgeci ülkelerin siyasetçilerine ve içerideki işbirlikçilerine karşı mücadelesini sürdürmüştür. Bugün de sürdürmek zorundadır.
Dün Türkleri Anadolu’dan atmak isteyenlerin bu yaptıklarını bu günde yapmak istiyenler var. AKP ve BDP’nin bu konudaki yaklaşımları belli… MHP’nin de belli… CHP ‘de ise belli değil. Oysaki CHP’ devleti ve Cumhuriyeti kuran partidir. CHP’nin 6 okta’da vurgulanan misyonu Türklüğün korunmasını ve Türklüğe karşı olan saldırılara cevap vermeyi gerekli kılmaktadır.
Oysaki CHP’ de halen Rıza Türmen’in gibi Türklüğün Anayasadan çıkmasını savunanlar var. Barış için özgürlük, demokrasi’ bildirisinde ‘’Bireysel Hak ve özürlüklere evet, kollektif kimliklere hayır ‘’diyerek BDP’li, eski TİP’li ve DEP’li siyasetçilerle birlikte Türklük kimliğine karşı çıkan 7 milletvekili ve yine parti meclisinden olan CHP’liler var. Başka bir ifade ile bu bildiriyi imzalayan CHP’lilerin amacının, Anayasadan Türk vatandaşlığı kavramını çıkararak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını getirmek olduğu açıkça ortadadır. Üstelik bunlar genel başkan Kılıçdaroğlu’ndan izin alarak imza attıklarını açıkladılar. İzin veren Kılıçdaroğlu ‘da aynı düşünce de olmasaydı , ‘’Bu bildiri parti misyonuna terstir. ’diye itiraz etmez miydi?
CHP’ de Türkler soykırım yaptı diyerek Türkiye’nin Milli Politikasına karşı çıkanlar ve Ermenilerden özür dileyen, parti meclisi üyesi ve Milletvekili var. Bunları Bile bile bile partiye davet eden, Milletvekili yapan, parti meclisine alan Kılıçdaroğlu’dur. Demek ki Kılıçdaroğlu’da aynı düşüncededir.
Özgürlük ve demokrasi kılıfı altında Türk kimliğini ortadan kaldırılmasını
İsteyenlerle, dünün işgalcileri arasında ne fark var?
Ülkenin sorunlarına net tavır koymayan ve toplumun hassas olduğu Türklük konusunda kafası karışık olan Sayın Kılıçdaroğlunun bu tavrı, partiyi yıpratıyor. Hem milletin hem de partililerin kafasını karıştırıyor.
Başbakanın ve Hükümetin Suriye politikası yanlıştır. Bu yanlışlara siyaset içinde, mezhepçilik imajı yaratmadan, herkesin karşı çıkması gerekir. Ne var ki Kılıçdaroğlu Türkiye de susuyor… Türkiye’yi yabancılara şikâyet etmeye sıra gelince kükrüyor.
Kılıçdaroğlunun Avrupa’da, Erdoğan- Esat benzetmesine, Avrupa Parlementosu sosyalist gurup başkanı Hannas Swobada karşı çıkarak toplantıyı ve salonu terk ediyor. Bu durum dışarıda Türkiye için nasıl bir imaj oluşturur? Türkiye’ yi Hükümetin Suriye politikası nasıl zora sokuyorsa, Kılıçdaroğlunun başka devletlere şikâyeti de aynı derecede zora sokmuştur.