Global ekonomi, tüketicinin devre dışında kalmasına yol açtı.
Bunun nedeni, kriz riskine karşı ve özellikle bankaların zor durumdan kurtarılması için, ABD’ Avrupa ve diğer birçok gelişmekte olan ülkede, devletin piyasaya ve bankalar bol para pompalaması…
Likidite’nin artması ve faizlerin sıfır düzeyinde seyretmesidir. Bu uygulama bu gün için talebin canlı kalmasına neden oldu. Ne var ki , likiditenin artırılması ve sıfır faiz , aynı zamanda dünya ekonomisinin altını boşaltıyor. Sektörel denge bozuldu. Faktörel denge bozuldu.. Reel dengeler bozuldu. Dolar sırtında suni bir denge oluştu.
Türkiye bu süreçte en fazla kayıp gören ülke oldu. Cari açık ekonominin altını boşalttı. Çünkü cari açığın finansmanı için Türkiye varlıklarını sattı… Bankaların yarısı , imalat sanayinin yüzde 60’ı yabancı kontrolüne girdi. Halk bankalara kredi kartları için yüzde 33 gibi ve tüketici kredileri içinde yüzde 20 gibi , dünyada eşi ve benzeri olmayan faiz oranları ile borçlandı. Artık kar ve faizin önemli bir kısmı dışarıya transfer ediliyor. Bu durum cari açık için kısır döngü oluşturdu. Halkın bankalar borcu arttı. Özel sektörün dış borcu arttı.
Basında global dünyaya aynen ayak uydurdu. Eskiden gazetelerin ekonomi sayfalarında , toplumun yüzde 95’ini ilgilendiren esnaf, tüketici haberleri ve bunlara ilişkin sorunlar vardı. Bu gün birçok gazetede tüketici haberleri hiç yer almıyor.
Dünkü gazeteleri araştırdım…. Acaba gazeteler tüketiciye ne kadar yakın? Aşağıdaki tabloda tiraj sırasına göre , spor dışında ,ilk 7 gazete yer alıyor. Bu gazetelerde mevcut olan ekonomi sayfalarında , doğrudan tüketici , çiftçi ve esnafla ilgili haber ve yorumlar yok denecek kadar az. Bazılarında hiç yok. Elbette başka gün değişebilir… Farklı olabilir.
EKONOMİ SAYFALARINDA İŞ VE TÜKETİCİ DÜNYASI
(TİRAJ SIRASIYLA )
GAZETE İŞ DÜNYASI ÇİFTÇİ ,ESNAF PİYASA
İŞ ADAMI, KOBİ VE TÜKETİCİ
ZAMAN 2 1 2
POSTA 2 1 3
HÜRRİYET 5 0 1
SABAH 0 0 3
SÖZCÜ 0 1 2
HABERTÜRK 2 0 2
MİLLİYET 3 0 1
1990’lı yıllarda Türkiye de ilk defa Günaydın gazetesi tam bir tüketici dostu idi… Gazetenin içinde dört sayfalık ve mavi renkte ekonomi sayfaları vardı. Bu sayfalarda öncelik , Tüketiciye fiyat açısından , mal ve hizmetlerin kalitesi açısından yardımcı olmaktı. Türkiye de bir ilk olarak günaydının tirajı 1994 yılında bir milyona ulaştı.
Bu gün tüketiciye hiç yer vermeyen gazetelerde bile , ara –sıra tüketici köşesi oluyor. Ancak yeterli değil.
Maalesef Türkiye de artık gazeteler , satıştan değil , reklamdan kazanıyor. Ancak bir gazetenin tüm ekonomi sayfalarının iş adamları resimleri ve sıradan olduğu halde manşete taşınan konuşmaları ile dolu olursa, bu aleni olarak bir dengesizlik göstergesi olur. Kaldı ki , gazeteler yarı kamusal hizmte görürler… Yani basın hizmeti ayakkabı gibi , elbise gibi yalnızca kullananlara fayda sağlamaz… Aynı zamanda topluma da fayda sağlarlar. Gazete okuyanın bilgi , görgü ve kültür düzeyi artar… Ancak yanı zamanda bilgili , görgülü insanların sosyal ilişkileri de gelişir. Daha bilinçli bir toplum oluşur.
Eğer gazeteler taraf tutarsa, seçmenin tercihlerini yanlış yönde etkilerse , tüketiciyi dışlarsa hem kendilerinin ömrü kısa olur, hem de topluma zarar verirler. Bu nedenle gazetelerin , üretici ve tüketici arasında dengeli davranması , siyasi açıdan herkesin gazetesi olması , yani objektif olması gerekir.