Toplam Faktör Verimliliği Neden Düştü?

Toplam faktör verimliliği , (TFV)  GSYH’ da  istihdam , sermaye stoku gibi  girdi olan faktörlere göre hesaplanan katma değer üstünde meydana gelen ve açıklanamayan  artı katma değerdir. Toplam faktör verimliliğini, teknolojik yenilikler  , bilgi birikimi , işçi verimliliği  , rekabet şartları , demokratik ve hukuki altyapı etkiler.

Firma içi faktör verimliliğinde ise  firma içi ve firma dışı faktörler etkilidir. Firma içi faktörler , yeni teknoloji ve üretim teknikleri , ar-ge , yönetimde etkinlik , işgücü verimliliğidir. Dışsal faktörler ise , rekabet ortamında iyileşme , girdiye ulaşım imkanları, altyapı kalitesi , Finansmana erişim imkanları , hukuki ,siyasi ve demokratik altyapıdır.

Bahçeşehir Üniveristesi BETAM Araştırma Merkezi , Türkiye için 1980 -2018 yılları arasında 38 yıllık TFV büyüme oranlarını araştırmış ve bu sürede Sanayi sektörünün yüzde 110 , Tarım sektörünün yüzde 48 , İnşaat sektörünün yüzde  32,7 büyüdüğünü , Hizmetler sektörünün ise yüzde 42 oranında küçüldüğü, sonucunu bulmuştur.

Türkiye de Sektörlerin toplam verimlilik oranı  yine 2013 sonrasında  tarım dışında azalmış, İnşaat ve hizmetler sektöründe eksi olmuştur.

Sanayi, sektöründe2003 -2013 yılları arasında faktör verimliliği  yüksek olmuş, sonrasinda 2013 ten sonra düşmüştür. Bunun nedeni ilk dönem düşük kur nedeniyle ucuzlayan teknoloji ithali , yabancı sermaye ortaklıklarıdır. 2014 ve sonrasında TL ‘ni değer kaybetmesi ithalat imkanlarını ve finansmanını zorlaştırmıştır. Demokratik ve Hukuki altyapı bozulmuş, haksız rekabet şartları ortaya çıkmıştır.

İnşaat sektörü siyasi iktidarın imtiyazlı sektörüdür. Bu sektörde devlet, TOKİ ‘ye imtiyaz vererek ve bu yolla   lüks konut yaparak hem bazı müteahhitleri kayırmış , hem de bütçeye gelir sağlamak istemiştir. Bunun için en yüksek verimlilik ilk dönemde İnşaat sektöründe de olmuştur.2013 sonrasında plansız inşaat ve konutta arz fazlası nedeni ile sektörde verimlilik eksi 2,5 olmuştur.

Toplam faktör verimliliğinin düşmeye başladığı  2013 yılı 17 – 25 Aralık tarihidir. Bu tarihten sonra , bozulan siyasi , sosyal ve ekonomik dengeler içinde , toplam faktör verimliliğinde de  düşüşe neden oldu.

Türkiye de İşgücü verimliliği de , 2013 sonrasında Tarım sektöründe artmış ,  Sanayi , İnşaat ve Hizmetler sektörlerinde azalmıştır.

AKP ekonomi yönetimi en kolay ve fakat en istikrarsız yolu , iç talep artışına bağlı büyümeyi seçmiştir. Bu seçimde İMF’ nin de payı vardır. Her ne kadar İMF , Güçlü ekonomiye geçiş programında enflasyonla mücadele için işçi ve memurun ve çiftçinin talebini düşürme politikaları getirmiş ise de , aynı zamanda bilerek veya bilmeyerek , dalgalı kur  politikasını , kontrolsüz sermaye  hareketlerini getirmiş ve Türkiye’de sıcak para girişi , TL’nin değerli para olması , dış borçlanma ile yeni kaynak girişi neticesinde iç talep artışı olmuştur.   Ancak bu durumda  Türkiye potansiyel büyümesinden yemiştir. Son yıllarda yaşanan daralmanın temel nedeni budur.

Avrupa Birliği ve İMF’ de 2009 yılına kadar Türkiye ye sermaye girişinde çıpa oldular. Büyüme olumlu etkilendi. Özellikle İktidarın askeri vesayeti kaldırıyorum yaklaşımı , dünyada olumlu tepki aldı. Güven yarattı. Ama 2013 sonrası   demokrasi ve hukukun üstünlüğünde kan kaybının ortaya çıkması ile bu çıpalar  kayboldu. İçerde ve dışarda istikrarın temel dayanağı olan Güven kaybı yaşadık.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir