TEKSTİLİ YALNIZCA GERÇEK KUR KURTARIR

Tekstil, hazır giyim ve deri sektöründeki daralmayı ve içinde bulunduğu sorunları çözmek amacıyla, hükümet bir “stratejik eylem planı” hazırladı.
Hükümet “Eylem” lafını çok seviyor… Daha önce de “acil eylem planları” açıklanmıştı. Bunların çoğu eyleme geçmedi. Kâğıt üzerinde kaldı.
Gerçekte hükümetin işi, her sorunda olduğu gibi, ekonomik sorunlarda da önlem almaktır. Alınan bu önlemleri uygulamaya sokmaktır. Bu hükümetin özellikle eylem sözüne takmış olmasının nedeni psikolojiktir.

Alınan kararların psikolojik etki yaratmasını istemektir. Ancak planı inceleyen herkeste, bu planın psikolojik etkisi de ters olacaktır.
Öte yandan tekstil sektörü yeni değil, 3-4 yıldan beridir sıkıntı içindedir. Bu sıkıntının temel nedeni kurun gerçek değerinden yüzde 45 dolayında daha düşük olmasıdır. (YTL’nin aşırı değerli olması) Düşük kur tekstil sektörünün rekabet gücünü çok düşürdü.
Kurun düşük olduğunu yalnız MB değil, uluslararası kuruluşlar da açıkladı.

 

 
Bir dolar 1.90 YTL olmalıydı


Bu hesaba göre doların 1.90 YTL olması gerekir. İhracatçının maliyetinin çoğu YTL cinsindendir. İşçi parasını vergisini, YTL olarak ödüyor. Eğer kur düşük olmasaydı, malını bir dolara satan bir ihracatçının eline 1.90 YTL geçecekti. Şimdi ise 1.26 YTL geçiyor. Bu şartlarda ihracatçının, diğer ülkelerle rekabet etmesi mümkün değildir.
Bu kadar basit gerçeği hükümet anlamak istemiyor. Çünkü, hükümet enflasyonu yalnızca düşük kurla önlemeye çalışıyor. Kur artınca enflasyonda artıyor. Ayrıca özel sektörün 172 milyar dolar dış borcu var. Kur artarsa özel sektörde bazı firmalar zora girecektir.
Bu işin yolu, yeni bir kur politikası uygulamak… Kurları gerçek değerinde tutacak bir kur politikası uygulamaktır. Ancak bunu da zamana yayarak olumsuz etkilerinden ancak kurtulabiliriz.
Kur gerçek değerine gelmezse, tekstildeki krizi çözmek imkânı da yoktur.
Hükümet Doğu ve Güneydoğu’ya daha fazla teşvik vererek, tekstilcilere “Oralara gidin” diyor.


Tekstilcilerde, fabrikalarını sırtlayıp gidecekler zaar!


Tekstilciler çözüm olarak, “moda ve marka yaratmalıyız” diyorlar. Devlet Bakanı Tüzmen de “yüksek kalite tutturmalıyız” diyor.
Hani diğer ülkelerin aklı hiç çalışmıyor. Onlar verimlilik artışından, kalite artışından anlamıyor. Rekabet etmek için kaliteyi artırmak gerekir diyoruz.
Kalite ve verimlilik artışı zaten her firmanın öncelikli hedefidir. Bizimkiler anlaşılan Amerika’yı yeniden keşfediyorlar.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir