TARIMIN BELİNİ KİM KIRDI?

2001 yılındaki beceriksiz ekonomi yönetimi, panik yaşayarak Türkiye’nin kaderini IMF ve IMF temsilcisi Kemal Derviş’in eline bıraktı. Kemal Derviş,  “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı”  yaptı. Bu program tarımın ve çiftçinin de sonu oldu.
Programda alınacak önlemler içinde tarımla ilgili daraltıcı önlemler vardı… Örneğin bir önlem;
1) “Diğer cari, yatırım ve bazı transfer harcamalarındaki artış kur ve fiyat artışlarının altında tutularak GSMH’nın yüzde 1,5’i kadar tasarruf sağlanacaktır” şeklinde idi.
Transfer harcamaları içinde en önce çiftçiye yapılan destekler yarı yarıya azaltıldı. Destekleme şekli değiştirildi.

2) Bir diğeri,  “Çok zorunlu haller dışında yatırım programına yeni proje alınmayacak ve yıllara sari ihalelere gidilmeyecektir” diyordu.
Bu karar doğrultusunda 2008 yılına kadar GAP yatırımları yapılmadı. 2008’den sonra AKP hükümeti işsizlerin fonu olan İşsizlik Fonundan GAP için 2 milyar lira aktardı. Daha sonra bu fonun faiz gelirlerinin dörtte üçünün bütçeye aktarılması için yasa çıkardı.
3) Üçüncüsü,  “Tarımsal destekleme fiyatları, öngörülen enflasyonu aşmayacak şekilde artırılacak ve kuruluşların finansman imkanları dikkate alınarak miktar kısıtlamasına gidilecektir” şeklinde düzenlenmişti.
Bu önlem tarımı tamamıyla bitirdi. Çünkü fiili enflasyon hep hedeften daha yüksek oldu… Örneğin 2002 yılında, Toptan Eşya Fiyatlarında enflasyon hedefi yüzde 16.6 olarak alındı. Buna karşılık gerçekleşen enflasyon yüzde 31. oldu. Aynı yıl TÜFE oranı yüzde 20 olarak hedef alındı… Ancak gerçekleşen TÜFE oranı yüzde 30 oldu.
2003 yılında da gerçekleşen enflasyon yüzde 25 oldu. Hedef enflasyonun üstünde gerçekleşti.
Özet olarak tarıma en büyük kötülüğü IMF, Kemal Derviş ve Kemal Derviş’i getiren beceriksiz ekonomi yönetimi yaptı.
AKP Hükümeti, 2001 yılında tarıma ve çiftçiye yapılan üçkağıdı aynen devam ettirdi. Öyle ki, 2001  “Güçlü ekonomiye geçiş programı”  AKP’nin işine yaradı.
Küreselleşme, her şeyin büyüklük ve sömürü üzerine kurulduğu bir düzendir.  Bu düzen işçinin ve çiftçilerin aleyhine çalışmaktadır. Çünkü en dağınık kesimler bu kesimlerdir.
Küresel tecavüzden kurtulmak için ABD gibi gelişmiş ülkelerde bile çiftçiler bir araya gelmektedir. Kooperatifler yoluyla güçlerini birleştirmektedirler.
Örneğin, ABD’de sütçüler kooperatifi etkili bir kooperatiftir.
Dünyada tarım sektöründe, organik tarım, biyogenetik biyogaz gibi gelişmelerden en fazla yararlanabilecek ülke Türkiye’dir. Ancak Türkiye’de tarım kooperatifleri de hükümetin vesayeti altındadır.
SEK ve Et-Balık Kurumu gibi hem üreticinin malını değerine alan, hem de tüketiciye uygun fiyatla mal satan kurumlar, AKP tarafından tırpanlamıştır.
Tarımda et, süt, organik tavukçuluk, besicilik gibi alanlarda çiftçinin kooperatif şeklinde birleşmesi ve organize olması, hem çiftçiyi daha güçlü yapacak, hem de Türkiye potansiyelini değerlendirmiş olacaktır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir