TAM BAĞIMSIZ EKONOMİDEN TUTSAKLIĞA

Atatürk’ü aşalım sözü, küresel sömürü düzenini kuranların, Laik demokratik Türkiye düzenini kaldırmak isteyenlerin, Anayasanın ilk dört maddesini değiştirmek isteyenlerin bir sloganıdır. Zira Atatürk’ün getirdiği devrimler zaten kendine aşmaya yönelik devrimlerdir.

 

Kaldı ki, Kurtuluş döneminin siyasi şartları zaten aşıldı. Tek partiden çok partili demokrasiye geçildi. İki dereceli seçimden tek dereceli seçime geçildi. Bu gün artık yasalar olarak Valiler parti temsilcisi değildir.

 

Buna karşılık Son yıllarda Atatürk’ün ekonomide tam bağımsızlık anlayışında ileri gitmek yerine geriye gidildi.

 

 

 

Osmanlı İmparatorluğu 1938 yılında İngiltere ila Baltalimanı Ticaret Anlaşmasını ve ondan sonra da bazı uluslar arası anlaşmaları imzaladı. Önlem alınmadığı için, Kapitülasyonlarla bu serbest ticaret anlaşmaları, İmparatorluğu açık pazara çevirdi.  Geleneksel iç üretim, özellikle İngiliz mallar ile rekabet edemedi. Silindi…  Devasa dış açıklar ortaya çıktı.

 

Sonrasında 1854 yılında kırım savaşı ile borçlanmaya başlayan İmparatorluk, 1875 yılında dış borçlarını ödeyemedi… Moratoryum ilan etti.

 

Bütün bu sorunlar, Düyun-u umumiye giden yolu açtı ve Düyunu Umumiye de ekonomik tutsaklığın tuzu biberi oldu.

 

Türkiye ancak İstiklal harbinden sonra Atatürk döneminde siyasi bağımsızlığın bir parçası olarak aynı zamanda İktisadi bağımsızlığını kazandı. İngiliz ve ABD mandası isteyenlerin hevesleri kursaklarında kaldı.

Kurtuluş savaşında Sovyetlerden yardım alındı…  Ancak telkinlere rağmen Sovyet’lerine sosyo – ekonomik sistemi benimsenmedi.

 

Kurtuluş savaşından sonra, Osmanlının Türkiye toprakları oranında, dış borçları ödendi. 

 

1923- 1932 yılları arasında piyasa ekonomisine dayalı politikalar uygulandı.

 

İzmir İktisat kongresi, özel sektörü ön plana çıkarıyordu, ancak temel felsefe, dış ticaret açığının azaltılması ve bağımsız bir ulusal ekonomi yaratmaktı.

 

Devletin altyapıyı, Demiryolu, karayolu, Limanlar ile haberleşme sistemini kurması, buna karşılık özel girişimin ve yerli malının desteklenmesi kararı alındı.

 

1927-1932 yılları arasında halkın en fazla tükettiği ve kullandığı beş beyazda iç üretim arttı… Dış alımlar düştü.

 

1933 ile 1950 yılları arasında da devletin piyasaya da girdiği, devletçilik uygulandı… Ancak önceki dönemde olduğu gibi bu dönemde de Ulusalcı politikalar belirleyici oldu.

 

Devletçiliğe geçiş kalkınmanın pratik bir yoluydu… Çünkü Gelirleri küçük ve dağınıktı. Sermaye piyasası gelişmemişi. Özel sektör elinde sermaye birikimi sağlanamamıştı.

 

Devletçilik, ideolojik saplantıya girmeden devlet elinde sermaye birikimi sağlamak ve bu birikimi yatırımlara yönlendirmek için geliştirilen Türkiye ye özgü bir kalkınma modelidir.

 

Bu kapsamda, 1933-38 Birinci ve sonrasında ikinci sanayi planlarıyla, Tekstil, dokuma ve şeker gibi halkın ihtiyaçlarını karşılayacak yatırımlar yapıldı. Çimento ve demir- çelik gibi kalkınmanın stratejik ürünleri üretildi. Ulusal çıkarlarımızı korumak amacıyla, yabancı tekeller, madencilik, demiryolları ve limanlar devletleştirildi…  Yabancıların elindeki altyapı yatırımları millileştirildi.

 

Bu gün, Ekonomi yeniden tutsaklık yolunda hızla ilerliyor…

Bankaların yarısı yabancıya satıldı. Devlet altyapı yatırımları ve tekelleri, karlı özel işletmeler yabancı sermayeye gitti, bu nedenle Türkiye’den her yıl 8-190 milyar dolar kar dışarıya gidiyor.

Atatürk döneminde yüzde 25 olan ortalama tasarruf oranı bu gün yüzde 13’e geriledi. Türkiye artık dış kaynağa muhtaç ve bağımlıdır.

MF’ nin dalgalı kur dayatması ile döviz kurları sıcak para baskısı altında kaldı. Kurlar düşük kalınca Türkiye ‘de üretim ve büyüme ithal aramalı ve hammaddeye bağımlı yapı kazandı.

Bu nedenle Türkiye 12 yılda 450 milyar dolar cari açık verdi, dış borçları 400 milyar doları aştı. Ekonomide durgunluğa rağmen cari açık devam ediyor. Çünkü Türkiye aramalı ve hammaddeyi ithal etmezse, üretim duracaktır.

Özetle ekonomide Atatürk’ü geçmek isteyenler önce ekonomik tutsaklıktan kurtulmalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir