Sanayileşmiş ülkelerde bürokrasi bir devlet organizasyonudur. Siyasi partilerin veya siyasi iktidarın değil, devletin bir organizasyonudur. Bürokratlar da vasıflı insanlardır. Devletin devamlılığı esas olduğu için, bürokrat sınıfı da devamlıdır… Gelen siyasi partiye göre değişmez. Bürokratlar siyasi kararları uygularlar.. Ancak bu kararları uygularken, anayasa ve kamunun çıkarlarını dikkate alırlar. Bu nedenledir ki gelişmiş ülkelerde bürokrasi, siyasi yozlaşma, rüşvet, adam kayırma ve popülist politikalar önünde bir engeldir.
Bizde ise tersine, bürokrasi ve siyaset iç içedir.
Gerek tek parti döneminde ve gerekse demokrasiye geçtikten sonra, bürokratlar seçimlerde liste başı olmuştur. İhtilal dönemlerinde, askerler hem bürokrasiyi hem de siyaseti yürütmüşlerdir.
Siyaset ve bürokrasinin iç içe geçmiş olması nedeniyle iktidara gelen her parti, kendi bürokratlarını getirmiştir. Bugünde AKP açıkça kadrolaşmaktadır. Bu nedenledir ki bürokrasi oturmuş bir kurum değildir. Bürokratların siyasi parti mensuplarından oluşması sonuç olarak parti menfaatlerini ön plana çıkarmış ve devlet imkanlarının parti çıkarları için kullanılması yaygınlaşmıştır.
Şimdiye kadar bürokraside ve devletin idari yapısında radikal bir değişiklik yapılmadı. Osmanlı İmparatorluğu’ndan devralınan yapı değişmedi. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı bürokrasisini devraldı. Osmanlı İmparatorluğu’nda mevcut olan resmi dairelerde görevli personel Cumhuriyet idaresine aynen devroldu.
Cumhuriyetin ilk yıllarında başka çözüm de yoktu. Böylece Osmanlı bürokrasisinde varolan ve sistemin çöküş nedenlerinden biri olan, keyfilik, rüşvet ve benzer yolsuzluklar da bürokrasiyle birlikte aynen geçmiş oldu.
Cumhuriyet döneminde zaman zaman yapılan personel reformları, bakanlıklardaki yeni organizasyonlar marjinal ayarlamalar şeklinde oldu. Pratikte bürokrasiyi azaltmak için örneğin Turgut Özal döneminde fonların bütçe dışına çıkarılması ve yatırım teşviklerinde getirilen kolaylıklar, palyatif tedbirler niteliğinde kaldı. Ayrıca bürokraside siyasi etkinin daha fazla olması sonucunu doğurdu.
Kaldı ki, Cumhuriyet döneminde yapılan bazı değişiklikler de gelişmiş ülke modelleri üzerine kuruldu. Özellikle mevzuatla ilgili olarak alınan önlemler ve yapılan değişiklikler, siyasi ve sosyal yapıya uymadığı için uygulamada daha büyük sorunlar yarattı. Zaten gelişmiş ülkelerden ithal edilen mevzuat, yine o ülkelerdeki sosyal yapıya uymadığı için uygulamada daha büyük sorunlar yaratmış idi.
Kaldı ki gelenek ve görenekler ve kültür unsurlarıyla paralel gelişmiştir. Oysaki ithal ettiğimiz yöntemler ve mevzuat, bizim sosyal ve siyasi yapımıza, gelenek ve göreneklerimize ve devlet organizasyonuna adapte olamamıştır.
Bütün bunlara rağmen AKP bürokrasiyi azaltacak birçok yasa çıkarmıştır. Buna rağmen bürokrasiyi önleyememiştir. Bunun en iyi örneğini yabancı sermaye konusunda görüyoruz. Çünkü devletin yapısı değişmemiştir… Yani bataklık yerli yerinde durmaktadır.