SİYASET BALON YAPTI… EKONOMİYİ GERDİ

İktisadi, sosyal ve siyasi olaylar birbirini etkiler… Siyasetin toplumu germesi, güven bunalımı yaratır. Ekonomide güven olmayınca, belirsizlik artar. Yatırım isteği ve heyecanı azalır. Kimse risk almak istemez. Tasarruflar yurt dışına çıkar.
Ekonomi de, siyaset de, aynen doğa gibi aynen bir canlı organizma gibi denge üstüne kurulmuştur. Ekonomide, denge bozulursa, örneğin yaşamakta olduğumuz küresel krizde olduğu gibi, kriz ortaya çıkar. Ancak ekonominin iç dinamikleri, kendini onarır.
Borsa balon yapınca, arkasından düzeltme gelir. Ekonomik krizlerde, zarar eden, yanlış yönetilen, verimsiz olan, güçsüz ve çürük aktif yapısına sahip işletmeler iflas eder. Daha güçlü yeni işletmeler piyasaya girer. İstikrar ve denge yeniden sağlanır. Yani ekonomik kriz bir nevi piyasa ekonomisinin sigortasıdır.

Parantez içinde söylemek gerekir ki, hükümetler krizde panikleyip, verimsiz, yanlış yönetilen şirketler batmasın diye destek sağlayınca, başka bir ifade ile suni olarak krizi önlemeye kalkınca, krizin ömrünü uzatmış oluyorlar. Doğa ve canlılar da kendini onarır… Yeniden dengeye gelir. Marmara denizi bundan on beş yıl önce bu günkünden daha kirliydi. İyileşmesi, kısmen insanların aldığı önlemler, ancak daha çok denizin kirlilikle mücadele için yeni bakteri üretmesi ile sağlandı. Yani doğa kendini onardı. Denge sağladı.
Siyasette ise bir defa denge bozulursa, tırmanma devam eder. Kendi kendini onaramaz. Bozulan dengeyi, seçimlerde seçmen sağlar. Ancak demokrasi varsa bu denge gerçekleşir. Türkiye’de siyasette demokrasi yoktur.
Bunu biz yaşıyoruz… Avrupa Birliği 2009 yılı Türkiye ilerleme raporunda da yazıyor…  “Türkiye’nin siyasi partilerle ilgili mevzuatını hâlâ Avrupa standartlarına uygun hale getirmesi gerekmektedir”  deniliyor.
Demokrasinin gelişmesinde, medyanın yeri önemlidir. Ancak yine aynı raporda  “Medya üzerindeki siyasi baskı ve hukuki belirsizlikler uygulamada basın özgürlüğünü etkilemektedir.”  deniliyor.
Dokunulmazlıklar da, demokrasinin önünde engeldir. Demokrasi olmazsa, siyaseti otomatik olarak dengeye getirecek mekanizma yok demektir. Türkiye’de son günlerde siyasetin balon yapmasına Başbakanın açılım merakı ve Mart seçimlerinden sonra kamuda başlayan yozlaşma neden oldu.
1) Başbakanın son açılımı, siyaseti o kadar gerdi ki bundan günahsız vatandaşlar da zarar görmeye başladı. Ekonomi için en büyük risk olan ayrışmaya varan olaylar ortaya çıktı. Bazı büyük şehirlerde, ayırımcı olmayan, teröre ve teröriste onay vermediği halde bazı Kürtlere ait marketlerin cirosu düştü. Bu gibiler meramını anlatıncaya kadar, zarar ettiler.
Açılımı PKK açılımı gibi yorumlayanlar oldu… DTP bu açılımı aynen AKP gibi istismar etti. İzmir’de, DTP’nin konvoyunu taşlayanlar,  “Biz DTP konvoyunu taşlamadık. Biz PKK bayraklarına saldırdık” dediler.
2) Mahalli seçimlerde 8-9 puan oy kaybedince, anketlerde bu oy kaybı devam edince, AKP panikledi. Kamu imkanlarını siyasi amaçla kullanmayı artırdı. Bu durum da siyasette dengeyi bozdu… Yani siyaset balon yaptı.
Kamudaki yozlaşma için ise yine AB raporunda yer alan cümleler şöyledir:
Yolsuzluk pek çok alanda halen yaygındır.
Güvenilir mali planların ve mali çıpaların eksikliği, yatırım ortamında bazı belirsizlikler yaratmıştır. Mali şeffaflığı artırmaya yönelik tedbirlerde duraklama, hatta bazı durumlarda geriye gidiş olmuştur.
Devlet yardımlarımın şeffaf olmayan biçimde verilmesine devam edilmiştir.
Ancak yolsuzluk pek çok alanda yaygın olmaya devam etmektedir. Ulusal yolsuzlukla mücadele stratejisinin kabul edilmesi ve etkili uygulanması önem taşımaktadır.
AKP iktidarı, oy kaybettikçe, siyaseti gerip, ekonomiye göre siyasetin balon yapmasını hızlandıracaktır. İş yine millete düşüyor.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir