İSTİKRAR ZOR DEĞİL

Ekonomide temel sorun ekonomik istikrar ve sosyal refah sorunudur. Bugüne kadar uygulanan politikalar istikrar getirmedi. AKP’nin sosyal refah yaklaşımı zaten yoktur. IMF hâlâ “Türkiye’nin Çıpa’ya ihtiyacı var” diyor.
Küresel ekonomik sorunlar da, tüm dünyada endişe yaratıyor. Ancak cari açık ve dış borç sorunu tamamıyla iktidarın başarısızlığından ileri gelmektedir.
Kısa dönemde, kriz riskini önlemek gerekir. Bunun için de cari açık ve dış borç sorununu çözmek gerekir. Piyasalardaki aşırı dalgalanmayı önlemek gerekir.
Orta ve uzun dönemde, üretimi dışa bağımlı olmaktan kurtarmak gerekir. İstihdama dayalı üretim şekline geçmek gerekir.

Uzun dönemli bir “yapısal dönüşüm programı” yapmak gerekir. Kamu ve özel sektör arasındaki dengeyi kurmak gerekir. Bunun için sosyal fayda yaratan mal ve hizmetleri devletin yapması gerekir. Doğal tekellerin, altyapının özelleştirilmesinden vazgeçmek gerekir.

Piyasada rekabet yok

Piyasada oligopol yapıları önlemek ve aynı zamanda TOKİ gibi özel sektöre karşı haksız rekabet yaratan kamu kurumlarını gerçek işlevine çekmek gerekir. Piyasada haksız rekabet yaratan, ihalelerde ve kamu hizmetlerinin özel sektöre yaptırılmasında yolsuzlukları, adam kayırmaları önlemek gerekir.
Kamuda, merkezi devlet ve mahalli idareler arasında, yetki ve sorumluluğu yeniden belirlemek gerekir.
Finans sektörü ile reel sektör arasında, teşvik sistemi ve vergileri kullanarak yeniden denge sağlamak gerekir.
Ulusal sermayeye de yabancı sermaye kadar imkan sağlayarak, yabancı sermaye lehine ortaya çıkan haksız rekabeti önlemek gerekir.
Altı ay veya bir yıllık bir geçiş dönemi içinde, dalgalı kur sisteminden kontrollü kur sistemine geçmek gerekir. Bu yolla gerçekçi kura dönerek, ihracatta rekabet imkanı sağlanacak ve cari açık önlenecektir. Aynı zamanda üretim dışa bağımlı olmaktan kurtulacaktır.

Faiz dışı fazla lafta kaldı

Kısa dönemde faiz dışı fazla uygulaması da değişmelidir. Zira iç ve dış borç anapara ödemeleri ve yeni borçlanma bütçe dışında kaldığı için, faiz dışı bütçe fazlası borç stokunu kontrol edemiyor. Borçlanmak Hazine’nin nakit ihtiyacına göre yapılıyor.

Özelleştirme gelirlerinden yalnızca Telekom bütçeye gelir kaydedildi. Diğerleri Hazine’de fon hesabında tutuluyor. Bu fondan KÖYDES ve AKP’li belediyelere kaynak aktarılıyor. Belediyeleri uzun vadeli borçlandırıyor. Merkezi devlet bütçeden yapması gereken hizmetlerin bir kısmını bu belediyelere yaptırıyor.
Faiz dışı bütçe fazlası yerine “En az kamu açığı” gibi yeni çözümler getirmeliyiz
Genel olarak da kendimize özgün politikalar üretmeliyiz.

Örneğin artık “İktisadi Büyüme” yerine, eğitim düzeyinde, sağlık imkânlarında, kültürel yapıda gelişmeleri ve kişiler ve bölgeler arası gelir dağılımında iyileşmeyi de içeren “İktisadi gelişme”yi hedef almalıyız.

İstikrar politika araçlarında, IMF reçetelerini atıp, ekonomik ve sosyal yapıya uyan politikalar geliştirmeliyiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir