4 komutan, Cuma günü piyasaların kapanmasından sonra istifa etti. Bu yolla bir dalgalanmayı önlemek istediler. Cumhurbaşkanı da olağanüstü durum oldu, fakat çözdük diye bir ifade de bulundu?
Gerçekten istifaların piyasada negatif bir etkisi olmadı… Ancak bu sorun burada bitti anlamına da gelmiyor. Zira 4 komutanın istifası, daha
doğrusu istifaya zorlanması, siyasi arenada daha çok tartışılacaktır.
Kamuoyu henüz bu sorunu kendi vicdanında etraflıca değerlendiremedi. Siyasi İktidar ve Cumhurbaşkanı doğrudan, Ana Muhalefet partisi genel başkanı dolaylı yollardan, medya da kasıtlı yanlış yorumlar yaparak, istifaları olağan ve hatta gerekli gibi gösterdiler.
Bazıları istifanın demokratik bir tepki, bazıları ise demokratikleşme sürecinin bir gereği olarak lanse ediyorlar. Demokrasiden söz edenler, Işık Koşaner’in, tutuklamalarda anti demokratik ve hukuksuz tutuklamaları, ikinci plana koymaktadırlar.
Koşaner açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Şu anda 173’ü muvazzaf, 77’si emekli olmak üzere 250 general-amiral, subay, astsubay ve uzman jandarma çavuş, hürriyetlerinden yoksun olarak tutuklu bulunmaktadır. Tutuklamaların evrensel hukuk kaidelerine, hakka, adalete ve vicdani değerlere uygun olarak yapıldığını kabul etmek, birçok hukukçunun da ifade ettiği gibi, mümkün değildir. Bu durum, birçok defa yetkili makamlara iletilmesine, anlatılmasına ve takip edilmesine rağmen soruna yasal çerçevede bir çözüm bulunması mümkün olmamıştır. Haklarında henüz hiçbir kesin yargı kararı olmamasına rağmen tutuklu bulunan 14 general-amiral ile 58 albay, hürriyetlerinin tehdit edilmesinin yanı sıra mevcut yasalarımız gereğince bu yıl yapılacak Yüksek Askeri Şura’da değerlendirmeye girme hakkını kaybetmiş ve peşinen cezalandırılmıştır. Soruşturma ve uzun süreli tutuklamaların bir amacının da TSK’nın sürekli gündemde tutularak kamuoyunda bir suç teşkilatı olduğu izleniminin yaratılmaya çalışıldığı, bunu fırsat bilen yanlı medyanın da her türlü yalan haber, iftira ve suçlamalarla yüce ulusumuzu kendi silahlı kuvvetlerine karşı tavır almaya teşvik ettiği dikkatlerden kaçmamaktadır. ‘’
Koşaner, bu durumun önlenmesi için yaptıkları girişimin sonuçsuz kaldığını da söylemiştir.
İstifaları Demokrasi için doğru bulanlar, İktidarın kendi Anayasasını yapmak için, laiklik konusunda ve Türklük konusunda hassas engelleri pasifize etmek istemesini nasıl göz ardı ederler?
Türk ordusu, ABD’ den sonra Nato’nun ikinci en büyük ordusudur.
Karşı karşıya olduğumuz riskleri, örneğin Ortadoğu’daki stratejik konumumuzu, PKK terörü ile mücadelemizi, göz önünde bulundurursak, neden herkesten daha güçlü bir orduya ihtiyacımız olduğu daha net anlaşılır.
Yeni CHP’nin bazı yöneticileri, genel başkan Kılıçdaroğlu, bu gerçekleri sorgulamak yerine, komutanlardan “istifa gerekçesi” talep ederek, Koşaner’in veda mektubunu göz ardı etmiştir.
İktidar kendi programına göre hareket ediyor… Kılıçdaroğlu da ya sorunun temelinin ne olduğunu bilmiyor… Ya da “eyvallah ama gerekçeyi bilmeliyiz” diyerek, iktidarın bu planını gerçekleştirmesine araç oluyor.
Laiklik ve ülkenin bölünmez bütünlüğü, CHP tabanının öncelikli düşüncesidir. Kılıçdaroğlu’nun ana sorunlarla uğraşmak varken, detaylarla ilgili soru sorması CHP’nin misyonuna terstir. Genel başkan veya üye fark etmez, kimse CHP’nin misyonunu kalıcı olarak değiştiremeyecektir.
Son söz olarak, bu istifalar, gelecekte siyaseti ve daha uzun süre Türkiye’nin gizli gündemini belirleyecektir.