Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK ) , hane halkı tüketim harcamaları anket sonuçlarını açıkladı. Açıklanan 2014 yılı aylık ortalama tüketim harcamalarının yüzde dağılımını, on yıl öncesi 2004 yılı ile karşılaştırırsak (Aşağıdaki tablo ) Halkın en fazla boğazından kestiğini görüyoruz.
2004 yılında gıda harcamalarının toplam harcamalar içindeki payı yüzde 26.4 iken 2014 yılında bu pay yüzde 19.7’ye gerilemiş. Bu gerileme nasıl yorumlanabilir.
· Halkın geliri ve refahı mı arttı ki, Halk eğlenceye, seyahate daha fazla para harcamaya başladı. Ekmek yerine pastamı yemeğe başladı. Bu seçenek çok olası görünmüyor. Çünkü eğlenceye ayrılan pay bu on yılda yalnızca yarım puan artmış ve yüzde 2.5’ten yüzde 3’e yükselmiş. Haberleşme için ayrılan pay ise azalmış.
· Acaba Gıda fiyatları düştüğü için mi, halk aynı gıdaya daha az harcama yapıyor? Bu soruya her zaman en doğru cevabı Merkez Bankası veriyor ve enflasyon artışlarının gıda fiyatlarının artmasından ileri geldiğini söylüyor. Mamafih, 2014 yılında yıllık TÜFE oranı yüzde 8.17 olurken, Gıda fiyatlarındaki artış yüzde 12.73 oldu.
· Yine diğer zorunlu giderlerin fiyatı arttığı için mi, zorunlu olarak halk gıda için daha az harcama yapıyor. Bu noktada en fazla artan ulaştırma harcamalarıdır. Ulaştırma harcamalarının toplam harcamalar içindeki payı 2004 yılında yüzde 9.5 iken 2014 yılında yüzde 17.8’e yükselmiş. AKP iktidarı Duble yol yapıyorum diye, daha ucuz ve daha iktisadi olan Deniz ve Demiryollarını ihmal etti. Karayolu pahalı bir yoldur. Buna karşılık konut ve kirada düşme var. Demek ki bu olasılık var ve fakat sınırlı bir etkisi var.
· En büyük olasılık şudur: Halkın geliri gıda harcamalarına yetmiyor ve halk boğazından kesiyor.
Öte yandan Türkiye de en fakir yüzde 20 (en fakir 15.4 milyon kişi ) ile en zengin yüzde 20 ( en zengin 15.4 milyon kişi ) harcamaları arasında 4.4 kat fark var. En fakir 15.4 milyonumuz toplam harcamaların yüzde 8.5’ini yaparken en zengin 15.4 milyonumuz yüzde 37.2 ‘sini yapıyor.
Zenginler eğitime fakirlerden 29.4 kat fazla harcama yapıyorlar.
En zengin 15.4 milyon ile en zengin 15.4 milyon harcamaları arasında en fazla fark eğitimde ortaya çıkıyor. En Fakir kesim Eğitim harcamalarının yüzde 2.2 ‘sini yaparken En zengin kesim bunun 29.4 kat fazlasını yüzde 64.7’sini yapıyor.
Bu fark Türkiye’de eğitimin paralı olmasından ileri geliyor. Eğitim paralı olduğu için, parası olmayıp kabiliyetli olanların kaliteli eğitim şansı azalıyor. Eğitimde fırsat eşitliği kalmıyor. Bu durum eğitimde etkinliğin düşmesine yol açıyor. Çünkü eğitimden en yüksek verim, en yetenekli olanların yetiştirilmesi ve uzmanlaşması ile sağlanır.
Eğlence, giyim gibi harcamalarda fark olması, toplumu doğrudan etkilemez ve fakat eğitim harcamalarında bu kadar yüksek fark olması sosyal maliyet yaratır. Eğitim sosyal faydası olan bir harcamadır.
Eğitimde fırsat eşitliği yoksa en yetenekli olanlar yerine parası daha çok olanlar daha kaliteli eğitim alıyorsa, sosyal fayda düşer.
Kaldı ki, eğlencede 8.7 kat, eğitimde 29.4 kat fark var.
Aşağıdaki tablo, en zengin kesimin harcamalarının, en fakir kesimin harcamaları arasındaki farkı göstermektedir.