Baskın seçimde en büyük risk AKP iktidar olduktan sonra, bu güne kadar yapılan seçimlerde yaşadığımız seçim popülizmdir. Baskın seçimde popülizmin getireceği sorunlar dikkate alınmalıdır.
Siyasi popülizmin iki ayağı var:
Bir… Halkın milli ve manevi duygularını istismara yönelik popülizm. Milliyetçilik, jingoizm, ırkçılık veya köktendincilik gibi toplumun milli ve manevi değerlerini okşamak ve istismar etmektir. Karşı görüşte olanları vatansever olmamakla suçlamaktır. Söz gelimi Venezuela devlet başkanı Chavez kendi propagandasını yaparken “Mücadele Chavez yanlıları ile karşıtları arasında değildir. Vatanseverlerle, vatan düşmanları arasındadır.” demişti.
Siyasette milli ve manevi duygular, demokraside iktidar olabilmek veya iktidarı devam ettirebilmek için, otokraside ise halkın tepkilerini azaltabilmek için yapılır.
İki… Siyasi amaçlı, kaynak dağılımında etkinliği gözetmeden devlet imkanlarını (kadro ve bütçe) geçici veya sürekli kullanmaktır. Bir anlamda iktidarlarını sürdürebilmek için para ve güç sahibi olarak kalmak zorundadırlar. Bunun için devleti gasp ederler.
Tarihi gerçeklerden çıkan sonuç:
1.Popülist politikacılar, devleti kendi mülkleri gibi görürler. Devlet imtiyazlarını ve imkanlarını daha rahat kullanmak için muhalefeti sustururlar. Söz gelimi Türkiye’de TBMM İç Tüzüğü bu amaçla değiştirilerek, muhalefetin konuşma hakkına sınır getirildi.
Popülist politikacılar, hiç bir prensibe bağlı olmadan, siyaseti al-ver gibi görürler.
2.Popülist politikacılar kendilerini frenleyen demokrasinin kurumsal yapısını değiştirerek devleti ele geçirir, bürokrasiyi, yargıyı, basını ve gönüllü sivil toplum örgütlerini kontrol ederler.
Viktor Mihály Orbán, 2010 yılından beri ikinci defa Macaristan Başbakanı olarak görev yapmaktadır. 8 Nisan 2018 seçimlerini kazandı.
Macaristan‘da Viktor Urban, önce devlet memurları yasasını değiştirdi. Tarafsız memurları tavsiye ederek, devlete kendi memurunu yerleştirdi. Yargı bağımsızlığı istemediğini söylüyor.
Polonya’da Adalet ve Hukuk Partisi de yargı bağımsızlığını kendi anlayışı içinde görüyor. Yargı bağımsızlığı diyerek mevcut mahkeme sistemi değiştirildi ve yeni hakimler atadılar. Sistemde etkisiz olduğu alanlarda parti yargıyı felç edecek önlemler aldı.
Parti lideri Jaroslaw Kaczynski, Polonya’yı daha otoriter bir yola sokacak yeni düzenlemeler yaptı. Gizli servisi kontrolüne aldı. Kamu televizyonu ve radyosu politize edildi. Medyaya baskı altında tutarak milli çıkarlar adı altında parti çıkarlarına zarar verecek yayınları yasakladılar.
Macaristan, Polonya ve Sovyetler birliği içinde, demokrasi kültürünün gelişmediği iki ülkedir. Bunun içindir ki, dikta uygulamalarına ancak sınırlı tepkiler olabildi.
3.Popülistler, iktidarı sürdürmek için her seçimde daha fazla taviz vermek zorunda kalırlar. Kamusal kaynakları pervasız kullandıkları için, bir yandan da korku ve panik yaşarlar. Sonuç diktaya kadar gider. Korku ve panik yaşayan dikta rejimlerini kendi güvenlik örgütlerini kurar. Hitler’in SS’leri, İran’da devrim muhafızları, ideolojik militanlardan oluşan özel güvenlik güçleridir.
Darbeciler ve diktaya gidenler, popülizmi hep kullanmıştır ve halen de kullanmaktadır. Diktatörler İktidarı bırakmamak için her türlü insanlık dışı, antidemokratik, hukuk dışı yolları denemek zorundadırlar. Söz gelimi Hitler toplumu yönlendirmekte yalan söylemeyi öneriyor. “Yeterince büyük bir yalan söylerseniz ve tekrar ederseniz bu yalanı sürekli, insanlar sonunda buna inanmaya başlayacaktır. Yeterince büyük bir yalan söyleyip yeterince sık tekrarlarsanız, inanılır.” diyor.
Türkiye’de 1980 darbesinin lideri Kenan Evren de popülizmi kullanmıştır. Kendini ve darbe yönetimini kabul ettirebilmek uğruna dini ve milli duyguları kullanmış ve İmam Hatip Okulları en fazla o dönemde açılmıştır.
Türkiye’de, başkanlık rejimi referandum oylaması, ağır bir popülizm örneğidir.
16 Nisan 2017 referandumunda siyasi iktidar bütçe imkanlarını alabildiğine kullanmıştır. Vergi indirimleri yapmıştır. KOBİ’lere Kredi Garanti Fonu (KGF) kefaleti sağlayarak aşırı kredi genişlemesine yol açmıştır. KOBİ’ kredileri tüketime, konuta ve lüks mal alımına gitmiştir.
Popülizmin getirdiği talep genişlemesi, ekonomide geçici canlanma sağlamıştır. Yatırımlarda bir artış olmadığı için büyümenin istihdama katkısı olmamış. Ekonomik kırılganlık artmış, işsizlik ve enflasyon kronikleşmiştir.
4.Popülistler ve diktatörler aynı tarz politika yapıyor. Kendileri dışında lider kabul etmiyorlar ve muhalefeti ayak bağı olarak görüyorlar.
Otokrasiye giden popülizm için örnek verdiğimiz Macaristan’ın sağcı lideri Victor Orban, muhaliflerin halk önünde tartışma teklifini kabul etmemiştir. Gerekçe olarak, önümüzdeki alternatifler açık olduğunu, tartışmanın gereksiz olduğunu söylemiştir. Venezuela Devlet Başkanı Maduro da muhalifleri vatan haini olarak ilan etmiştir.