Demokrasilerde, ülke bütünlüğünü bozmayacak, şiddet getirmeyecek her düşünce, her hareket, biz kabul edelim veya etmeyelim bir siyasi parti olarak organize olabilir. Ancak 14 Mayıs 2023 seçimlerine hazırlanan bazı siyasi partilerin tutumunda veya bazı medya mensuplarının düşüncelerinde, izahı mümkün olmayan çelişkiler var.
6 Mart’ta Millet ittifakı Cumhurbaşkanı adayı olarak, Kılıçdaroğlu’nu açıkladı. Bu tarihten sonra; birisi 6-7 Mart 2023’te Aksoy ve diğeri de 8 Mart 2023’te ALF tarafından iki anket yapıldı. Bu iki anket ortalamasına göre partilerin oy oranı yüzde olarak şöyledir. (Bazı partiler anketlerin birisinde diğer partiler içinde gösterildiğinden ortalama 100 olmuyor.)
14 Mayıs 2023, Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimidir. Zira ayrıca Laik ve kurumsal devlet, demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve Dünyanın risk olarak gördüğü teokrasi riski oylanacak. Özetle Türkiye’nin ekseni oylanacak. Dahası muhalefet ilk turda kazanmazsa, sonrasında, inşallah olmaz ama maalesef toplumsal sorunlar yaşama riskimizde var.
Bu şartlarda;
1- Zafer partisinin oy oranı 1,6’dır. Ata ittifakı içinde yer alan diğer üç parti, adalet partisi, ülkem partisi ve Türkiye İttifak Partisi, anketlerde diğerleri içinde yer alıyor.
Zafer Partisi yüzde 1,6 oy oranına, Suriye ve Afganların ülkeye ve halka zarar verdiğini, dönmeleri gerektiğini savunduğu için ulaştı. Suriye ve Afganlıları Türkiye’ye getiren ve savunan AKP’dir. Ata ittifakı Sinan Ogan’ı Cumhurbaşkanı adayı gösterdi. Sinan Ogan bu makama layık birisidir. Ama Ata ittifakının ayrı aday çıkarması, oyların parçalanmasına neden olur. Bu sonuçta Erdoğan’a yarar. Kazanırsa Suriyeli ve Afganlılar sorunu devam eder. O zaman Zafer partisi kendisiyle çelişkiye düşmüyor mu?
Hem Suriyeli ve Afganlılara karşı, hem de onları getiren ve savunanları dolaylı yoldan desteklemiş olmuyor mu?
2- Hür Dava Partisi (HÜDA PAR), Cumhur ittifakını destekleme kararı aldı. HÜDAPAR’ın oy oranı çok düşük tür. Söz gelimi 2018 seçimlerinde toplam 157 bin 612 oy aldı. Ama parti olarak Ümmetçiliği savunuyor. Bir parti twitinde ‘’Biz ümmet idik. Sıkılmış yumruk gibiydik. Biz böldüler,
parçaladılar, birbirimize düşürdüler. ‘’ diyor. Yine bir il kongresinde konuşan İl Başkanı “Ümmet ancak birlik olursa kurtulabilir” dedi.
Elbette Ümmetçilik isteği kendilerini bağlar ve fakat Ümmetçilik ‘’ Müslüman olan herkesi kardeş ve dost olarak kabul eder ve Milliyetçilik gibi kavramları reddeder. ‘’
Adı Milliyetçi kelimesi ile başlayan MHP, temel anlayışında Milliyetçiliği reddeden HÜDA-PAR’ la aynı yolda nasıl birlikte olur? Bu büyük bir çelişki değil mi?
3- DSP Genel Başkanı Aksakal da Cumhur İttifakı’na ise yeşil ışık yaktı. Aksakal “Bu görüşmelerimizden dolayı Cumhur İttifakının yanında olabileceğimiz öngörüleri son birkaç gündür daha yoğun konuşulmaya başlandı. ‘’ diyor. Ama öte yandan eski milletvekili ve bakanlarında içinde bulunduğu 56 ‘DSP’li bu eğilime karşı çıktı.
Cumhur ittifakına destek vermek, DSP’nin kuruluş felsefesine aykırı? Destek verirse, DSP kalmaz. Buna rağmen Aksakal neden Cumhur ittifakına yanaşıyor? Ne taviz aldı?
4– Atatürkçülük; Atatürk’ün laik, demokratik ve batı medeniyeti yolunda olmak demektir. AKP’nin Atatürk ilkelerine bakış açısı bellidir. Buna rağmen bazı gazetecilerin Hem Atatürkçü olup, hem de Millet ittifakına karşı olmalarının makul bir izahı var mı?