SEZARIN HAKKI SEZARA… ALEVİNİN HAKKI KİME

Diyanet işleri Başkanlığı, Anayasanın 136 maddesine göre düzenlenmiştir. Bu maddeye göre , ‘’Diyanet işleri laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalacak ve Milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanunla gösterilen görevleri yerine getirir ‘’

 

Yine, Anayasa’nın 10’uncu maddesinde diyor ki: “Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”

 

Yasal düzenlemelere bakarsak, Türkiye’de, Alevilerinde, Caferilerinde, diyanet hizmetlerinden yararlanmasının Anayasal bir hak olduğunu söyleyebiliriz.

 

 

Zira, Türkiye de 15 milyon alevi var… 2 milyon Caferi var…

Caferiler camilerini kendileri yapıyor… Din görevlilerini kendileri buluyor. Ücretlerini kendileri ödüyor.

 

Alevilerin cem evleri, bu inanışın yerine getirildiği mekanlardır. Cenazelerinin kaldırıldığı evlerdir.

 

Diyanet işlerine verilen bütçe ile yalnızca bir mezhebe hitap ediliyor.

 

Alevi-Bektaşiler-Caferiler de herkes gibi vergi, vatandaşlık görevlerini yerine getiriyor, ancak devletten inançlarıyla ilgili yeterli ve gerekli hizmeti alamıyorlar.

 

Çünkü bu inanç için, bu inanç sahipleri için yahut da bu yoldaki kuruluşlar için ayrılan kaynaklar ve verilen hizmetlere bakarsak Anayasa’nın bu maddesine rağmen 15 milyon alevi ve 2 milyon Caferilerin inancı âdeta yok sayılmaktadır.

 

ALEVİLERİN HAKLARI VAR

 

Yapılması gerekenler:

 

1) Diyanet İşleri Başkanlığı Alevi ve Bektaşi kesimini de kapsayacak şekilde yeniden organize edilmesidir. Ayrıca merkezî yönetim bütçesine Alevi-Bektaşi vatandaşların inançlarının gerektirdiği kadar ve şekilde ödenek konulmalıdır. 2) Din derslerinde Alevilik ve Alevi-Bektaşi felsefesi de öğretilmelidir.

3) Alevi-İslam inancı, insana saygıyı ve barışı ön planda tutmaktadır. Bu anlamda, söz konusu öğreti, ülkede birliği ve beraberliği pekiştiren bir öğreti olacaktır.

4) Bütçeye Alevi-Bektaşilerle ilgili olarak ödenek konulması devletin tarafsızlığı ve laiklik için bir gösterge olacaktır. Sünni-Alevi arasında devletin örnek olmasıyla daha çok yakınlaşma sağlanacaktır.

5) Alevilerin geleneklerini yaşattıkları iyi ve kötü günde bir araya geldikleri cemevleri için devlet arsa tahsisi yapmalı ve bu inanca sahip olanlardan din görevlisi tayin etmelidir.

6) Alevilik için de cemevlerinde çalışacak din görevlileri için lise düzeyinde meslek okulları veya imam hatip liselerinde ayrı şubeler açılmalıdır. Yüksek öğrenim düzeyinde de tasavvuf ilimleri bölümleri açılarak bu inanca ait araştırma ve eğitim yapılmalıdır.

7) Alevilerin saz ve semah gelenekleri Türk halk geleneğidir. Bu gelenek Alevilik inanç ve kültürünün taşıyıcı unsurlarından birisidir. Bu nedenle TRT’de Alevi-İslam tanıtımına yer verilmelidir. Saz ve semah kültürü TRT radyo ve televizyonlarında yayınlanmalıdır.

Sonuç olarak devlet din için ya bütçeden hiç pay vermemiş olsa, yani bütçeden pay verilmemiş olsa din için kimse itiraz etmez, ancak, madem veriliyor, şimdi Alevi-İslam inancının din ve inanç ihtiyaçları için de bu şekilde bütçeden pay verilerek yaşatılmasıyla 10 milyon insanımızın şimdiye kadar verilmemiş hakkını vermiş olacağız. Devletin tarafsızlığı, laikliğin korunmasında olumlu bir imajın ortaya çıkmasını sağlayacağız.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir