Çift hanede kronikleşen ,işsizlik ve enflasyonun, artan cari açık ve dış borç yükünün bozulan gelir dağılımının nedeni , bugünkü iktidar tarafından her seçimde yoğun olarak uygulanan popülist politikaların kullanılmasındandır.
Aslında referandum nedeniyle uygulamaya konulan popülist politikalarının çoğu bugünde devam ediyor.
Krediler , kadrolar , halkı borçlandırarak yol ve köprü yapılması , ninelere torun bakım ödemeleri ,faiz baskısı ve poşetler…Bu seçime az zaman kalmasına rağmen yenileri de gelecektir.
1.Popülist harcamalar hem bütçe açıklarını arttırıyor, hemde bütçeden yatırımlara daha az kaynak ayrılmasına neden oluyor.
2018 bütçesi ödenekleri içinde sermaye giderleri ve sermaye transferleri toplam payı yüzde 11.03’tür. Bu pay mevcut kamu yatırımlarının ancak amortismanına yeter.
BÜTÇE ÖDENEKLERİNİN DAĞILIMI |
|
|
2018 |
PERSONEL GİDERLERİ |
24,01 |
SOS.GÜV.KURUM.DEV.PRİM GİDERLERİ |
4,04 |
MAL VE HİZMET ALIM GİDERLERİ |
8,66 |
FAİZ GİDERLERİ |
9,40 |
CARİ TRANSFERLER |
39,25 |
SERMAYE GİDERLERİ |
9,02 |
SERMAYE TRANSFERLERİ |
2,01 |
BORÇ VERME |
2,65 |
YEDEK ÖDENEKLER |
0,96 |
TOPLAM |
100,00 |
Kaynak : Maliye Bakanlığı , Bütçe ve Mali Kontrol genel Müdürlüğü
Yol , havalanı yatırımlarının tamamı borçlanma ile yapılıyor. O kadar ki iki köprü bir Tunel için 7 milyar dolar maliyet ilan edildi. Oysaki biz halk olarak bütçeden 16 yıl 16 milyar dolar ödeyeceğiz.
2. KOBİ kredileri ve esnaf kredileri yatırıma değil , tüketime gitti. Bunlarda ödeme sorunu olursa , bununda yüzde 60’dan fazlasını halk olarak biz ödeyeceğiz. Çünkü Kredi destekleme Fonunun yüzde 60’dan fazlası kamu kurumlarına aittir.
3. Kredi genişlemesi ve bütçede cari harcamaların artması , tüketim artışı yarattı. Ayrıca dış borçlanma yoluyla kaynak girişi oldu. Ekonomi 7.4 oranında büyüdü. Ne var ki ekonominin büyüme potansiyeli daha düşüktür. Popülizm potansiyel üstünde büyüme yaratıyor ve fakat bu durum aynı zamanda Türkiye ‘nin gelecek yıllardaki potansiyel büyümesinin bu günden tüketilmesi anlamına geliyor.
Bu nedenle istikrarlı ve sürdürülebeilir bir büyüme yoktur.
4. Yıllık Cari açık 50 milyar doları geçti. AKP iktidarı döneminde Türkiye 450 milyar dolar cari açık verdi. Türkiye’nin bir yıllık milli geliri 820 milyar dolardır.
Cari açık , Türkiye yi spekülatif sıcak paraya mecbur bırakıyor. Doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi azaldı. Kaldı ki son yıllarda Banka, Giyim , havayolu , market , ulaştırm ve turizm alanında yatırımı olan 66 yabancı şirket çıktı. (Özden Mengü )
Cari açık dış borçların artmasına neden oldu ve Türkiye ödeme kapasitesinin üstünde borçlandı. Toplam dış borcu 450 milyar dolardır. Türkiye’nin dış borç kredi risk pirimi (CDS)iflas eden Yunanistan’ı saymazsak , dünyanın en yüksek risk primidir. Bu nedenle dünya yüzde 3 ‘faizle dış borç alırken biz yüzde 5.2 ve yüzde 6’ faizle ancak dış borç buluyoruz.
5. Enflasyon ve işsizlik yüzde 10 ‘üstünde kronikleşti. Büyüme işsizliği çok az etkiliyor. Çünkü ürerimde girdi olarak kullandığımız aramalı ve hammaddenin yüzde 50’sinden fazlasını ithal ediyoruz.
Gelir dağılımı bozuldu. Zengin -fakir farkı arttı. Devlet eliyle zenginler yaratıldı. Servet Transferi yapıldı. TÜİK’ verilerine göre zengin memur sayısı azaldı , fakir memur sayısı arttı.
Seçim sonrasi olacaklara gelince kim gelirse gelsin ,
1. Seçimi kim kazanırsa kazansın Türkiye IMF ile masaya oturacak.
2. Dövizle borçlanmaya yasak getirilmesi , Altınla borçlanmanın gündeme taşınmasından yola çıkılarak , AKP gelirse döviz mevduatına sınır getirilme riskinin olduğu tahmin edilebilir ;
3. AKP dışında bir parti veya koalisyon gelirse, Avrupa Birliği Türkiye ye geniş mali destek verecektir.
4. AKP ‘dışında kim gelirse gelsin , Türkiye yeniden demokratik pareşementer sisteme , kuvvetler ayrılığına ve özellikle yargı bağımsızlığına geri dönecektir. OHAL hemen kaldırılacaktır.