SANAYİCİ DE SPEKÜLATÖR OLDU

Sanayi devrimi sonrasında dünyanın en zengin insanları olarak sanayicilerin adı geçiyordu. On dokuzuncu asrın başlarında araba maliyetini düşürerek 500 dolara her Amerikan vatandaşını araba sahibi yapmak isteyen Ford, aynı  zamanda dünyanın en zengin insanlarından birisi oldu. Bugün küreselleşmenin geldiği noktada sanayicinin esamesi okunmuyor.

 

 

 

Şimdi sanayicinin yerine, finans piyasasında iş yapanlar… Borsalarda oynayanlar… Sıcak para sahibi olup gelişmekte olan ülkelerden spekülatif kârlar elde edenler geçti. Mamafih Dünyanın en zenginleri  ABD’li yatırımcı Warren Bufet  gibi hizmet sektöründe iş yapanlar oldu.

Küreselleşme  spekülatörleri de besledi. Örneğin 1990 yılından sonra piyasa ekonomisine geçen Rusya, dolar milyarder sıralamasında ABD’den sonra ikinci sıraya yükseldi. Rusya 87dolar milyarderi ile Almanya’yı geçti. Oysaki Almanya’nın nüfusu 82 milyon, milli geliri 3.3 trilyon dolar, buna karşılık Rusya’nın nüfusu Almanya’dan daha fazla 140 milyon, milli geliri ise daha az 1.5 trilyon dolardır.

Japonya’nın  fert başına geliri , Türkiye’nin 3.5 katıdır… Ne var ki Türkiye de dolar milyarder sayısı 35 tir , Japonya’ da 28’dir.

Öte yandan Moskova da New York’u geçerek dünyada en çok milyarderin yaşadığı şehir oldu. Rusya’da milyarderlerin çoğu, özelleştirme sırasında devletin malını bedavaya kapattılar.

Paradan para kazanmanın sonu yoktur. Oluşan balon bir yerde patlayacaktır. Karşılığı olmadığı için dünya ekonomisi  reel karşılığı olmayan bu  spekülatif balon üstünde dengede kalamaz.

ABD ve Avrupa’daki krizler şimdilik devletin ve uluslar arası finas kurumlarının desteği ile geçici olarak kontrol altına alındı… Gel gör ki Dünya yine balon ekonomisi üstünde durdukça yeni krizler kaçınılmazdır. Bu şartlarda Dolar milyarderlerinin de bu milyarderliği buza yazılan bir yazı gibidir. Paranın pul olduğu bir krizde silinip gidecektir. 

Türkiye ye gelince…Bu düzenden en fazla kaybeden ülke Türkiye oldu. Çünki en fazla cari açığı Türkiye verdi. Kimse Türkiye de milyarder sayısı artmasın demiyor…. Milyarderler sayısı artsın… Ancak  milyarder sayısı yoksul sayısı da azalsın. Aksi halde “Biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar.”


Bu günkü politikalar , milyarder üretme ve yoksul yaratma sürecine dönüştü.

Özellikle uygulanmakta olan ve halen de süren Düşük kur hem bu güne kadar 300 milyar doları geçen bir cari açığa yol açtı…. Hem de çaktırmadın fakirden aldı, zengine verdi. Sonuçta fakir sayısını arttıran etkenler arasında oldu.

Düşük kur gelir dağılımını, ithalatın suni olarak düşük kalması nedeniyle bozuyor. Bir örnekle açıklayalım:

Kasım ayında Merkez Bankası reel kur endeksi, 1.20  dir. Yani TL yüzde 20 değerlidir. Diyelim ki birisi vergisiz ithalat fiyatı 100.000 dolar  olan bir lüks araba satın aldı. Bu araba için 178 bin lira ödedi. TL değerli olmasaydı yüzde 20 daha fazla yani, 213 bin lira ödeyecekti. Arada 35 bin lira fark havaya uçmadı. Aşırı değerli TL nedeniyle Türkiye cari açık verdi. Cari açığın finansmanı için dış borç aldık. Bu dış borçları lüks araba alanlar değil, Türkiye ödeyecek.  Dış borç geri ödenince, Türkiye’ den kaynak çıkışı oluyor. Bu borçlar için faiz borçlar geri ödendiğinde daha çok kaynak çıkışı olacak ve bu da Büyüme oranının düşmesine neden olacaktır.

Özet, şudur… Lüks arabanın bir kısmını kullanan, bir kısmını ise toplum ödüyor. Başka bir ifade ile yoksuldan zengine dolaylı yoldan kaynak transfer ediyor. Bu şartlarda elbette zengin daha zengin ve fakat fakir daha fakir olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir