REKABET NEDEN DÜZEN TUTMUYOR?

Dalgalı kur politikası, hem içeride rekabeti bozuyor, sektörler arasında, işletmeler arasında haksız rekabet yaratıyor, hem de dışarıya karşı Türkiye’nin rekabet gücünü düşürüyor.
Yüksek istihdam yükü de içeride haksız rekabete yol açıyor. Dışarıya karşı da Türkiye’nin rekabet gücünü düşürüyor.
Dalgalı kur sisteminin temel gerekçesi, kur dengesini sağlamaktır.
Başka bir ifade ile teoride ve gelişmiş bir piyasada uygulamada, dalgalı kur sistemi, otomatik olarak kur dengesini sağlar.
Cari açık veren bir ekonomide döviz talebi artar… Talep arttığı için de kurlar artar. Kur artışı ihracatın artmasını sağlar. Dış cari açık dengeye gelir.
Tersine cari fazla veren bir ekonomide de, döviz fazlası nedeniyle döviz arzı artar. Kurlar düşer. İthalat artar… İhracat imkanı daralır. Cari fazla kalmaz. Cari denge otomatik olarak sağlanmış olur.
Türkiye’de cari açık var… Bu sene 42 milyar dolara çıkıyor. Ne var ki kur artmıyor… Çünkü cari açıktan daha fazla, sıcak para, dış borç, özelleştirme geliri gibi kalemlerden döviz girişi oluyor. Ayrıca halkın 120 milyar dolar döviz tevdiat hesabı var. Kur artmaya başlayınca herkes döviz bozduruyor. Bu nedenlerle senelerdir,  “Dalgalı kur sistemi Türkiye’de otomatik kur dengesini sağlayamaz” diyorum.
Merkez Bankası, 2003 bazlı reel kur endeksi yayınlamaya başladı. TÜFE bazlı reel kur endeksine göre Temmuz 2010 endeks değeri 125.95’dır. Yani TL yüzde 25.95 oranında değerlidir.  Temmuz ayında dolar fiyatı 1.53 liradır. Oysa ki denge kuru olması için döviz kuru endeksine göre bir doların 1.92.70 kuruş olması gerekir.
Kur düşük kaldığı sürece, Türkiye dış rekabette zayıf kalacaktır.
Kur düşük kaldığı sürece, içeride küçük sanayinin, KOBİ’lerin ürettiği malların, aramallarının ithalatla rekabet imkanı olmayacaktır.
Yine içeride ithalatçı kârlı, ihracatçı zararlı çıkacaktır. İthalatta ithal aramalı girdi oranı da yüksektir. Aramalı kullanmayan, örneğin mermer sanayi bu şartlarda rekabet edemeyecektir.
İhracat şartıyla ithalat yapanların yüzde 30 fire hakları var… Bunları yurt içinde satarak, yerli aramalına karşı haksız rekabet oluşturacaklardır. Özetle kur politikası piyasa düzenini allak bullak etmekte, rekabet düzenini bozmakta, spekülatif piyasaların çıkmasına neden olmakta ve piyasada kırılganlık yaratmaktadır.
Çin, Dünyanın ısrarına rağmen Yuan’ın değerini düşük tutmakta ısrar ediyorsa, her halde enayiliğinden değildir.
Yapılması gereken kontrollü kur politikası uygulamaktır. Bunun için de Merkez Bankası Kanunu’nu değiştirerek, Merkez Bankası’nın reel kuru gözetmesini sağlamak gerekir.
Rekabet düzeninde bir diğer sorun, istihdam yüküdür. Türkiye’de istihdam üzerindeki vergi ve prim yükü, yüzde 37’den başlamaktadır. Yüksek istihdam yükü kayıtdışı istihdamı zorlamaktadır. Kayıtdışı çalışanlar karşısında, kayıtlı işçi çalıştıranların rekabet şansı yoktur. Haksız rekabet ortaya çıkmıştır.
İstihdam yükünün daha düşük olduğu ülkelere karşı da, Türkiye’nin üretim maliyeti daha yüksek olmakta ve rekabet şansını azaltmaktadır.
Yapılması gereken, istihdam yükünü yüzde 25’e indirmektir. Bu durumda kayıtdışı istihdam da azalacaktır. 10 milyona yükselen kayıtdışı istihdam önemli ölçüde düşecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir