Merkez Bankası, 2002 yılında “örtülü enflasyon hedeflemesi” uygulayacağını açıklamıştı. Önümüzdeki senede “açık enflasyon hedeflemesi” ne geçeceğini ilan etti.
Adından anlaşılacağı gibi enflasyon hedeflemesinde, faizler ve diğer göstergeler bu hedefi gerçekleştirecek şekilde ayarlamış. Buna rağmen Reel Faizlerin yüksek mi tutulacağı yoksa, makul ve Dünya ortalamasına yakın bir seviyede mi tutulacağı Merkez Bankası’nın inisiyatifinde kalıyor.
Merkez Bankası Web sayfasında yasadan alınma ‘’Merkez Bankasının temel görevi fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir… ‘’ diye yazılıdır.
Gerçekte ise, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde makro dengeler birbirini daha fazla etkiler… Birbirine bağlıdır… Bu dengeler bir taraftan bastırınca, diğer taraftan şişerse, kısır döngü oluşur… Veya Toplumun refahından daha fazla götürmüş olur…
Örneğin yatırım-tasarruf oranı… Örneğin iç ve dış borç yükü…Örneğin sabit sermaye yatırımları… Veya gelir dağılımı…
Bizim Merkez Bankasını hiç ilgilendirmiyor…
Bu nedenledir ki, gecelik faizleri enflasyondaki inişe paralel olarak indirmekte şimdiye kadar direndi… Şimdide direniyor.
Örneğin 2002 yılı başında gecelik faizler yüzde 57 idi. Aynı yıl enflasyon TEFE yüzde 29.7 oldu. Yani bir yıl öncesine göre 38.8 puan geriledi. Buna karşılık gecelik faiz oranı 2002 yılı sonunda yüzde 44’e geriledi… Yani enflasyondaki 29.7 puanlık düşüşe karşılık Merkez Bankası gecelik faizleri,13 puan düşürdü.
2001yılından bugüne, enflasyon oranında 59 puanlık bir düşme oldu. Buna karşılık gecelik faiz oranları 42.75 puan düştü.
Bu noktada elbette ki faizleri de enflasyon farkı kadar düşürmek, faizi eksi yapmak demektir… Mesele, faiz oranlarını, enflasyon artı makul bir reel faiz düzeyine indirmektir. Bu gün için beklenen reel faiz yüzde onun üstündedir.
Merkez Bankası gecelik faizleri TÜFE göstergelerinin bazılarında yukarıya doğru kıpırdanma başladığından ve durumu Biraz daha izlemek gerekli olduğundan düşürmediğini söylüyor.
Ancak bu arada faiz-kur makası açılmış gidiyor. Bu nedenle cari dış açık 5 ayda 11.1 milyon dolara yükselmiş. Türkiye kan kaybediyor. MB, kendi yaptığı reel kur endeksine göre, Reel sektör güven endeksi son bir yılda 107’den 101’e gerilemiş. Yüksek reel faiz sabit sermaye yatırımlarının önünü kesmiş… Bu yüzden uzun vadeli yabancı yatırım sermayesi de gelmiyor. Ve yine bu nedenle 40 milyar dolardan fazla sıcak para girmiş… Risk atmış… Bütün bunları Merkez Bankası ben parama bakarım, başkasına bakmam diyerek takmıyorsa, o zaman sistemi yeniden gözden geçirmek gerekir.
Kaldı ki, faiz-kur makası açıldıkça sıcak para giriyor. Sıcak para girdikçe risk artıyor. Risk arttıkça da içeride faizleri düşürmek zorlaşıyor.
Yani Merkez Bankası kendi eliyle Frankeştayn yaratıyor.