Gümrük ve Ticaret bakanı Bülent Tüfekçi Bankaları uyararak ‘’ Kredi çağırma gibi, Faizleri artırma gibi gelecek endişesi ile yanlış anlaşılmalara sebep olacak uygulamalardan sakınmak gerekir.’’ dedi.
Bakan hem haklı, hem haksızdır.
Haklıdır, çünkü Bankalar fırsatçılık yaparak, kartelleşmeye gidebilir. Ekonomik krizler de bankaların ani ve spekülatif kararları ile her zaman finans sektöründe başlamıştır. Geçmişte, Arjantin örneğinde olduğu gibi, Olağanüstü dönemlerde, özellikle yabancı bankalar yurt dışına döviz transfer ederek krizi derinletirmişlerdir.
Haksızdır, piyasada spekülatif faaliyetler, kartelleşme ve oligopol piyasalar, firmaları uyararak değil, devletin yasalarla piyasayı denetlemesi ve rekabetin önünü açması ile sağlanır.
Mamafih, ben son on beş yıldır, banka ve kredi kartları faizlerinde, bankaların kartelleşmeye gittiğini yazıyorum.
Bu günde 20 bankanın tamamı, kartınızla nakit kredi çekerseniz akdi faiz olarak yıllık yüzde 24.24 oranında faiz alıyorlar. Gecikme faizi olarak ta yüzde 30.24 oranında faiz alıyorlar. Bu 20 bankanın birisi olsun yarım puan daha düşük faiz almıyor! Oysaki serbest piyasada daha çok iş yapsın diye bir banka yüzde 24.24 yerine yüzde 22 faiz alabilirdi. Alamıyor, çünkü açık veya zımni olarak diğerleri ile anlaşma var.
Aslında Banka ve Kredi kartlarında azami faiz oranlarını her üç ayda bir yasaya göre Merkez Bankası belirliyor. Ne var ki hem Merkez Bankası bu faizleri fahiş faiz olarak belirliyor, hem de bankaların tamamı belirlenmiş en yüksek faizi kullanıyor.
Bunun adına kartelleşme denir ve Anayasaya aykırıdır… Bunu önlemek ise devlete düşer. Maalesef devlet olarak bu kartelleşmenin önünü de Merkez Bankası açıyor.
Bu alanda birçok kanun teklifi verdim. Teklifimde Banka kartları ve kredi kartlarında en yüksek faiz, akdi faizler için bankaların sağladıkları kaynakların maliyeti artı yüzde 40 kar ilavesiyle ve gecikme faizi için de artı yüzde 50 kar ilavesiyle oluşmasını önermiştim. Bu kanun tekliflerim 2009 ve 2010 yıllarında Mecliste oylama ile reddedildi.
Söz gelimi bu gün munzam karşılıklarla ve masraflarla birlikte, bankaların kaynak maliyeti yaklaşık yüzde 10 dolayındadır. Bu şartlarda akdi faizi yüzde 14 ve gecikme faizi de yüzde 15 olmalıdır. Bu faizlerle hem bankalar yine sanayi sektöründen daha yüksek karlar sağlamış olacaklardı, hem de tüketici mağduriyeti azalacaktı.
Türkiye de zaten piyasada oligopol yapılar var… TÜİK dün bu durumu Ekonomik faaliyet sınıflarındaki yoğunlaşma düzeyleri olarak (2014 ) açıkladı.
Piyasada bazı faaliyet sınıfında tek bir firma var… Bazılarında birden fazla birkaç firma var…
Piyasada belirli bir ürünü üreten tek bir firma varsa, teknik olarak Tekel ya da monopol deniliyor. Tekel olan firma rakip firmaların daha düşük fiyat koyması korkusu olmadan kendi fiyatını belirleme gücüne sahiptir. Tekeller serbest rekabeti ortadan kaldırarak kaynakların verimli kullanımını önleyen bir durum yaratır.
Bazı ekonomilerde bir ürün için daha fazla üretime ihtiyaç yoksa ve o mala fazla talep yoksa yine tek firma olabilir.
Oligopol piyasada ise aynı veya benzer ürün üreten ve piyasa büyüklüğüne göre 3-5 firma vardır. Piyasa bu firmaların kontrolü altındadır.
Oligopol piyasada firmalar kartel oluşturuyor olabilirler, yani üretilecek miktar ve satış fiyatı üzerinde ortak karar alıyor olabilirler. Bu durum çoğu ülke tarafından kanun dışı sayılır. Ülkemizdeki telekomünikasyon sektörü oligopol piyasaya örnek olarak gösterilebilir.
Sonuç olarak, piyasaları düzenlemek, kartelleşmeye mani olmak ve rekabetin önünü açmak devletin görevidir. Bu görev anayasalar tarafından da düzenlenmiştir.