PLAKA YASAĞI BAŞBAKANIN YÖNETİM ANLAYIŞINI GÖSTERİR

İktisat Fakültesi’nin yolu, Büyükşehir Belediyesi’nin önünden geçer.. Nurettin Sözen Büyükşehir Belediye  Başkanı iken, arada bir arabalarımız karşılaşırdı. Selamlaşırdık. Sözen’in arabasını tek bir şoför kullanırdı.. Arkada da yalnızca kendisi vardı.. Koruma da istemezdi.

Tayip Erdoğan başkan olduktan sonra, Unkapanı Saraçhane yolunda Üniversitenin resmi arabası ile gidiyordum.. Baktım yolda bir konvoy. En öndeki araba sirenler çalıyor.. Bununla da kalmıyor. Birisi arabadan kafasını çıkarmış .. Sağa sola el – kol hareketleriyle çekilin diyor. Ortadaki resmi arabada Tayyip Erdoğan vardı. O zaman bu olayı yazmıştım.

Bu olayı yaşadıktan sonra , ‘’acaba insan hangi medeni ülkede böyle bir olayla karşılaşabilir ‘’  diye düşündüm..

Bir başka anım fakülte içinde oldu..

İktisat Fakültesi öğrenci kulübü, kariyer günleri yapıyordu.. Bu kulüpten  bana geldiler.. Tayyip Erdoğan’ı davet ettiklerini söylediler.. Ben de fakültenin dekanı olarak, güne katılmadan önce, protokol gereği rektörlüğe veya dekanlığa davet etmelerini söyledim.. Tayip Erdoğan öğrencilere, vaktim yok diyerek gitmiş.  Yani bir başkan üniversiteye geliyor, davete rağmen rektörlüğe ve dekanlığa uğramadan gidiyor..

Bugün Tayyip Erdoğan’ın devlet idare etme anlayışını, İstanbul’a vize ve İstanbul’da  plaka tahdidi gibi yaklaşımlarında   görüyoruz..

Vize ve plaka yaklaşımına, başta Deniz Baykal ve CHP olmak üzere  herkes itiraz etti.. Ancak toplumda ortak kanaat eğer  başbakan aklına koyduysa bu uygulamayı yapar..

Başbakan bunu hep yapıyor.. ‘’Ananı al git ‘’ derken ..’’ Askerlik yan gelip yatma yeri değildir .. ‘’derken .. İnsanlara ve topluma bakış tarzını  açıkça ortaya koymuş oluyor..

Benim merak ettiğim  böyle bir anlayışın nasıl iktidar olduğudur.. Acaba biz  toplum olarak ve genetik  olarak  padişahlık döneminden kalma bir demokrasi  zafiyeti mi yaşıyoruz ? 

Aslında son on beş yıldır, doğrudan veya dolaylı olarak İstanbul’u Tayip Erdoğan idare ediyor.. Eğer bu gün toplu taşımacılık, yol, altyapı yoksa  ve şehir planlaması yapılmamışsa bunun nedeni İstanbul ‘da yaşayanlar değil .. Başbakan ve hükümettir.

Kaldı ki, İstanbul’a göç devam ediyorsa, bunu sorumlusu da Başbakan ve  hükümettir..  Çünkü  hükümet göçe neden olan  şartları düzeltmedi.. Tersine tarımsal destekler azaldı.. Çiftçinin malı para etmedi.. İşsizlik arttı..  Ekim ayında 163 bin kişi iş arama umudunu yitirdi..

Dahası.. Bugün bile İstanbul’daki trafik sorununu azaltma imkanları var..

Örneğin, bazı ana arterlerde darboğaz oluşturan yerler var.. TEM –Etiler dönüşünde bunu bir yıl yaşadık.. Bir yıl boyunca   tıkanma  Fatih köprünü ve  Kavacık’ı da geçip, Ümraniye’ye kadar gitti..  100 metre ilave şeritle iş tamamıyla çözüldü..

 İkamet edilen yöreye göre park düzeni getirilmesi , bazı merkezlere girişten para alınması gibi çözümlerin de , yasaklardan önce ele alınması gerekir..

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir