Organik Tarımda da Kaybettik

IFOAM (Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu) ve FIBL (Organik Tarım Araştırma Enstitüsü),   araştırma sonuçlarına göre; “tamamlayıcı bazı faktörlerle birlikte, organik tarım dünyayı doyurabilir. Hatta dünya nüfusunun beslenebilmesi için, mevcut tarım arazilerinin yüzde 60’ında organik üretime geçilmesi yeterlidir.”

Türkiye sanayi çağını ve bilgi çağını kaçırdı. Şimdi de organik tarım imkanlarını kaçırıyor.

Organik tarım da aynen turizm gibi doğal imkanlar, iklim ve genç nüfusu itibariyle, Türkiye için potansiyel bir ekonomik imkandır.

Aşağıdaki tabloda 2003 yılı ile 2016 yılı arasında ,organik tarım üretimi verileri yer alıyor. Türkiye önce organik tarım üretimini artırdı ve fakat sonrasında düşmeye başladı. Çünkü bu günkü iktidarın tutarlı bir tarım politikası yok. Devlet organik tarımın arkasında duramadı.

Kaynak ; Türkiye Organik Bitkisel Üretim Verileri ve Değerlendirilmesi Mesude Ünal , Bahar Aydın Can ;Kocaeli Üniversitesi (Bazı yıllar seçildi)

1) AKP iktidarında devlet  tamamıyla dışlandı. Oysaki tarımda  sivil organizasyonlar belirli bir yere kadar başarılıdır. Ülke düzeyinde organik ürünler üretimi için tüm Dünyada olduğu gibi Türkiye ‘ de de devletin   öncülük etmesi gerekir. Maddi teşvikleri artırması ve denetim yapması gerekir. Özellikle denetim yapılmalıdır. Aksi halde bu konu da istismar edilirse yurt dışı satış imkanları bir daha geri dönmemek üzere kapanır.

2) Öte yandan Türkiye için hayvansal organik ürünler de bitkisel ürünler kadar önemli bir potansiyeldir.  Türkiye hayvancılıkta da kaybetti. 1970 ‘li yıllara kadar Türkiye Rusya ya canlı hayvan ihraç ederdi . Bu gün dünyadan et ithal eden bir ülke olduk.

3) Doğal kaynaklarımız ve imkanlarımız duruyor , biz öğle bakıyoruz. Hiçbir plan -proje yok.  İktidar bakmanın ötesinde ovalara imar izni veriyor. TOKİ’ ye villa yaptırıyor.

Söz gelimi , Türkiye de hayvancılığın gelişmiş olduğu bölgelerde  ‘’Hayvansal  Organik Ürünler Organize Sanayi Bölgesi”  kurulabilir.  Bu alana yakın bölgelerde, aynı zamanda besi organize sanayi bölgeleri de kurulabilir.

Besi bölgelerinde:
Hayvan Üretimi,
Hayvansal atıkların ortak değerlendirilmesi (Biyogaz gibi )
Ortak yem bitkileri üretimi,
Ortak Mera kullanımı,
Ortak süt sağma tesisleri .

Üretim ve pazarlama alanında ise:
Süt ve süt ürünleri fabrikası kurulması,
Soğuk hava deposu,
Kalite kontrol amaçlı akredite laboratuvarı,
Organize süt-süt tozu ve peynir imalatı,
İhracat ve iç pazarlama

4) Türkiye’nin bir başka önemli potansiyeli, organik bal üretimidir. Ülkemizin ekolojik koşulları organik bal üretimi için uygundur. Özellikle  Kuzeydoğu Anadolu’da flora zengindir, sentetik kimyasalların kullanımı sınırlıdır.
Üretim ve pazarlama, kooperatif ortaklıklar şeklinde olursa sonuç alınır. Ne var ki bizde kooperatifçilik kültürü gelişmemiştir. Organik bal üretiminde arıların pahalı beslenmesi yanında söz konusu kooperatifçiliğin zorlukları gibi handikaplar vardır.

Ancak markalaşma gerçekleşirse, kooperatifçiliğin, fiyat avantajı, kredi kolaylığı, ortak pazarlama maliyetlerinin daha düşük olması gibi önemli avantajları bulunmaktadır. Bunun için de devletin el atması gerekiyor.

Sonuç; siyasi iktidar tarımda politika geliştirmedi. Hamasetle geçiştirdi. Şimdi de gıda fiyatlarını polisiye önlemlerle çözmeye çalışıyor.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir