Almanya ile ilişkilerimizin bozulması, Rusya ile bozulup yeniden düzelen ilişkilere benzemez. Çünkü Almanya kendisi dışında Avrupa Birliği ve hatta tüm batı içinde etkileyici güce sahiptir.
Almanya ile ilişkilerimizin bozulması, temelde Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve adalet anlayışımızı n farklı olmasından ileri geliyor.
Almanya, Hitlerin demokrasi açığını yaşadığı için bu gün Dünya da Demokrasiye her ülkeden daha fazla önem veriyor…
Türkiye de toplumun bir kısmı demokrasiye Almanların baktığı açıdan bakıyor. Zira küreselleşme ile gelişen iletişim ve haberleşme, sosyal medyanın gelişmesi, Toplumların çevre ile etkileşime girmelerini, gelişmiş ve refah toplumlarında insan hakları ve demokratik özgürlükleri öğrenmelerini kolaylaştırdı. Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ve refah toplumlarının yaşam tarzlarını öğrendi. Bunun içindir ki küreselleşme sürecinde aynı zamanda toplumların demokrasi ve refah talebi arttı. Türkiye de bir kısım insan aynı pota içinde ve demokrasiye de aynı çizgiden bakıyor.
Avrupa Birliği, Demokrasiyi ekonomik ve siyasi meselelerin önünde görüyor ve önem veriyor.
Demokrasi neden bu kadar önemli?
Demokrasi, tüm vatandaşların, devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir ve aynı zamanda kalkınmanın da alt yapısıdır.
Kalkınma veya İktisadi Gelişme bir ülkenin Gayri Safi Yurt İçi Hasılasındaki büyüme ve büyüme yanında sosyal ve kültürel değerlerin ve yaşam kalitesinin artmasıdır.
Ekonomik kalkınma veya İktisadi gelişme, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla da büyümeyi de içine alan daha geniş bir kavramdır. Halkın değer yargıları, dünya görüşü ile tüketim ve davranış kalıplarındaki değişmeleri içerecek biçimde toplumsal ve kurumsal yapıda dönüşüme yol açan bir büyümedir.
Söz gelimi, bir toplumun eğitim düzeyi ve eğitim kalitesi, kişi başına düşen doktor sayısı, çocuk ölüm oranı, kişi başına düşen gazete, okuma oranı, öğretmen sayısı gibi sosyal ölçütlerle, çevre şartlarının iyileşmesi de kalkınmanın birer göstergesidir. Ayrıca teknolojik gelişmede kalkınmanın bir unsurudur.
Birleşmiş Milletler raporunda (UNDP, Human Development Reports , 2015 ) ‘’İnsanlar için mevcut seçenekleri genişletmek , gelişmenin temel aracıdır. Bu seçimler sonsuz olabilir ve zaman içinde değişebilir. ‘’
Bu seçenekler reel anlamda görülebilen geliri artıma yanında, görünmeyen ve refah artışında önemli katkıları olan görünmeyen seçeneklerde var. Bu seçenekler arasında, İnsan hakları ve demokratik özgürlükler başta gelir. Zira gelir seviyesi ne olursa olsun, insanların manevi tatmini için önce bağımsız ve özgür olması gerekir.
Özet olarak, kalkınmanın iki temel ögesi, GSYH ‘da büyüme ve sosyal gelişmedir. Bir ülkenin sosyal gelişme seviyesi ‘’İnsani gelişme endeksleri ‘’ ve ‘’sosyal gelişme endeksleri ‘’ ile ölçülmektedir.*
Sosyal refah (Social welfare) ise bütün bunların yanında toplumun bir bütün olarak sağladıkları maddi ve manevi tatmin düzeyinin yükselmesidir. Demokrasi toplumların tatmin düzeyini artırır.
Yerleşmiş bir çağdaş anlayış olarak, Gelir artışı yüksek ve fakat bilgide, akılda geri, yaşam kalitesi düşük, katılımcı demokrasiye sahip olmayan bir toplum kalkınmış bir toplum değildir.
Başka bir ifade ile gelişmekte olan ülkelerin, gelişmiş ülke statüsüne geçmeleri ve toplumsal refahın artması için, yalnızca GSYH da büyümeyi, değil aynı zamanda Demokrasi, İnsan hakları ve hukukun üstünlüğün de birlikte tamamlamaları gerekir.