Referandumda ideolojileri, Laiklik anlayışları, siyasi mensubiyetleri, farklı olmasına rağmen, insanları hayırda birleştiren tek değer, Demokrasiydi. Avrupa ülkelerinde son yıllarda yapılan seçimlerde de, demokrasinin tahrip edilmesi en büyük endişe kaynağı oldu.
Hata daha da önemlisi, Dünyayı bekleyen en büyük tehlike, insanların, insan hakları ve demokratik özgürlüklerini kaybetmesidir. Ne yazı ki, geldiğimiz noktada birçok gelişmiş ülkenin sömürü ve çıkar hırsı, dünyada insan hakları ve demokratik özgürlükleri giderek yok olmasına neden oluyor.
Küreselleşme sürecinin zengin ve fakir ülke farkını artırması, aynı zamanda dikta rejimlerini de besliyor. Geçim derdine düşen insanlar, siyasi istismarlara ve vaadlere daha kolay inanıyor.
Dünyada demokratikleşme eğilimi artmışken, son yıllarda, siyasette şövenist eğilimler ve ekonomide petrol ve kur savaşları ile maalesef gerilemeye başlamıştır.
Freedom house ( Dünya Özgürlükler evi ) her sene bütün ülkelerde anketler yapmakta ve insan hakları ve demokratik özgürlükler endeksi yayınlamaktadır. Ülkeleri aynı ülkede yaptığı anket sonucuna göre, İnsan hakları ve demokratik özgürlükler açısından, Özgür, yarı özgür ve Özgür olmayan ülkeler olarak tasnif ediyor.
Dünya da 1985 yılı ile 2005 arasında, özgür ülke sayısı 25’ten 38’e çıkmıştır. Ne var ki son on yıllarda yeniden 31’e gerilemiştir .(Aşağıdaki tablo )
Diktatörler dünyayı hiçe sayıyor… Buna karşılık İnsan hakları ve demokrasiyi, siyaseti ve ekonomik hedeflerin önünde tutarız diyen Avrupa Birliği ve işine geldiği zaman diktatörlerle savaşıyorum diyen ABD’ bu gün dünyadaki diktatörlere karşı gıkı çıkmıyor. Gerçekte ise bu diktatörler, hem ülkelerine, hem de Dünyaya zarar veriyorlar.
Söz gelimi Putin’in diktatörlüğü tüm dünyayı rahatsız ediyor. Ne var ki aynı Putin 4 Mart 2012 tarihinde yapılan seçimler sonucu yüzde 63,6 oyla Rusya Federasyonu’nun 3. kez devlet başkanı seçildi. 1917 devrimin yapan Rus halkının nasıl oluyor da demokrasiye bu kadar duyarsız kaldığını insan anlamakta zorlanıyor.
Bu gün eşini yardımcısı yaptığı için demokratik dünyadan tepki alan İlham Aliyev, 2013 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 84.54 oy oranıyla yeniden cumhurbaşkanı seçilmişti.
Türkiye yi yakından ilgilendirdiği için Putin ve Aliyev’i örnek verdim. Rusya ve Azerbaycan arasındaki bağ ve Azerbaycan’ın Bağımsız Devletler topluğu üyesi olması da aslında otokrasi dayanışmasıdır. Yoksa noralda Karabağ’da açıkça Ermenistan’ı destekleyen Rusya’ya karşı Azerbaycan’ın tepkili olması gerekirdi.
Aslında Rus halkı ve Sovyetler Birliğine dahil olan ülkelerde demokrasi anlayışı Komünizm tarafından daha çok tahrip edildi. Zira tek parti, komünist parti diktası vardı. Tek parti içinde düşünceler, ideolojiler rekabet edemeyince, projeler yarışamayınca, geriye parti içi entrikalar kalıyor. Bu durum ülke kalkınmasını engelliyor. Bunun içindir ki müdahale olmadan, komünizm yönetim kendini feshetti.
Bu gün Bağımsız devlet topluluğunun 9 üyesinin hiç birinde Demokrasi yoktur. Bu ülkelerin Fredom House 2016 insan hakları ve demokratik özgürlükler endeksine göre statüleri şöyledir:
İran da Şeriatla yönetiliyor ve Özgür olmayan ülke statüsündedir.
Dünya Neden böyle oldu sorusuna gelince… Bunun dört temel nedeni var…
Birincisi, gelişmiş ülkelerin çıkar hesaplarını demokrasiden daha önde tutmalardır.
İkincisi, Dünyada ülkeler arası ve ülke içinde Zengin-fakir farkının açılması, dikta rejimlerini de beslemesidir. Çünkü geçim derdine düşen insanlar, siyasi iktidarların yine oy hesabı ile dağıttığı devlet desteklerine bağımlı oldu, siyasi istismarlara ve vaatlere daha kolay inanmaya başladı.
Üçüncüsü siyasi kayırmacılık,
Dördüncüsü ise popülizmdir.