İnsanlık tarihi öteden beri toplumlarda zaman zaman akıl tutulması yaşandığını gösteriyor . Akıl tutulmasının en belirgin şekli , milletlerin birçok diktatörü seçimle getirmiş olmalarından ve birçok diktatörün arkasından gitmiş olmalarından anlaşılıyor.
Yani Dünya da milyonlarca insanın ölümüne neden olan diktatörleri iktidara getirenler de ölenler de aynı millettir.
1990 öncesinde Maoculuk bütün Dünya’da Marksizmin farklı bir uygulaması olarak kabul ediliyordu. Birçok insan Mao’cu olmuştu. Türkiye de aynı şekilde Maocular vardı.
Mao Zedong , Çin Komünist Devrim’i lideridir. Yani halkı arkasına alarak devrim yaptı. İktidara geldiğinin ilk beş yılında 5 Milyondan fazla insanın, sonrasında en az 4 milyon olarak tahmin edilen Muhalif entellektülelerin ölümüne neden oldu.
Yüz çiçek açsın bin fikir yarışsın hareketi 30 milyon insanın bir kaç ay içinde açlıktan ölmesine neden oldu.
Bu tabloyu görüpte , Çinde ve Dünya’ da Mao’nun arkasından gidenlerin durumu bir akıl tutulması tablosundan başka ne olabilir ?
Hitler seçimle iktidar oldu. Alman halkının tercihi paralelinde Führer oldu. 6 milyon Yahudi olmak üzere 17 milyondan fazla insanın ölümüne sebep oldu. Sonradan Almanların yüz karası olan Böyle bir diktatöre Alman Halkı neden oy verdi ?Bu durumu halkın akıl tutulmasından başka nasıl izah edilebilir ?
Asurluların torunu olduğunu söyleyerek övünen, Irak diktatörü Saddam Hüseyin , yaptırdığı yoğun propaganda ve algı yaratma yolu ile halk arasında efsane idi. Toplumda Akıl tutulması olmasa bir diktatör nasıl efsane olur ?
Josef Stalin Komünist Parti’nin ilk genel sekreteri ve 1924 te Leninin ölümü ile Sovyetler lideri oldu. Komünist devrimini halk yaptı , Stalinde lideri olur. 1930 sonrasında muhalifleri “Büyük Temizlik” adıyla milyonlarca insan öldürttü. Rus halkı eğer devrimin başında çardan daha gaddar bir Stalin olabileceğini bilseydi ve Stalin zulmünü tahmin edebilseydi yine de komünist devrimi yapar mıydı ?
20 yüzyılın ilk yarısına damgasını vuran birinci ve ikinci dünya savaşları ve 1930 büyük buhranı demokrasinin de gerilediği yıllardır. Sovyetlerde komünizm parti diktasi tarafından sovyetlere dahil ülkelerde 70 yıl boyunca demokrasi askıya alındı ve sistem insanlığın 70 yılını götürdü.
Marksın kötü niyetli olmadığı açıktır. O insanlığın ve işçi sınıfının ezilmişliğine karşı çıkmış ve çözüm önermiştir. Ne var ki Marks Mülkiyetin insan kimyasının asıl unsuru olduğunu çözememiştir.
İnsanlık tarihi en büyük zayiatı Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında verdi. Birinci dünya savaşından sonra ve 1929 dünya ekonomik buhranı , insanlığı radikal sağ ve radikal sol’un tuzağına düşürdü. Bu dönem radikal düşüncelerin bütün Dünyada iktidar olduğu dönemdir.
1922 yılında, İtalya’da Benito Mussolinin Faşist Partisi iktidara geldi ve İkinci Dünya harbi sonunda gitti.
İspanyada İç savaşın ardından başlayan Franco diktatörlüğü İspanyol milliyetçiliği, koyu Katoliklik inancı ve anti-komünizm fikirlerine dayanmaktaydı.
İnsanlık neden faşizme ve komünizme geçit verdi? Kendi kötü kaderlerinin neden bizzat kendileri çizdi? Zaman zaman insanlıkta akıl tutulması mı oluşuyor?
Türkiye’de bu günkü siyasi konjonktürde , her şeyden önce , hukuk ,demokrasi ve insan hakları konusunda insanlığın önüne çıkan bu tür engelleri iyi tahlil etmek zorundayız.
Kurtuluş Savaşı sonrası, Atatürk’ün gerçekleştirdiği Cumhuriyet, demokrasiye gidiş yolunu ve devrimleri kucağımızda bulduk. Bedel ödemediğimiz için insan hakları ve demokratik özgürlükler konusunda, Avrupalılar ve Amerikalılar kadar hassas olamıyoruz.