ABD Merkez Bankası ( FED ) eski başkanı , ‘’dünyadaki sermaye hareketlerinin boyutu , reel ekonominin on katına yükseldi’’ diyor.
Bu sözün kısası , ‘’ Dünyada ve Türkiye ‘de para ile mal arasındaki denge bozuldu ‘’ şeklindedir. Bunun içindir ki emtia ve varlık fiyatları artıyor.
Para ve varlık değerleri arasındaki dengenin yeniden kurulması için , küreselleşmeye yeni bir yaklaşım getirmek gerekir. Aksi halde bu süreç bir gün duvara çarpacaktır.
Türkiye de de bu anlamda reel sektöre , arza ağırlık eren bir yani düzen gerekiyor. Bu ise ancak yeni bir planlama ile ve yeni programla olabilir.
Güçlü ekonomiye Geçiş programı , dinamik bir kalkınma veya bir gelişme programı değildi.. Adından da anlaşılacağı gibi , bir geçiş programı idi. Programın mimarı olan Kemal Derviş bu nedenle ‘’Bu bir yangın söndürme programıdır ‘’ demişti.
Hedefi , 2001 krizinin ortaya çıkardığı tahribatı ve bozduğu mali dengeleri sağlamaktı.
Bu program Yalnızca mali sektörün yeniden yapılanmasını sağlamayı ve enflasyonu önlemeyi öngören dar çerçeveli programdı. Zaten ekonomik krizden sonra orta ve uzun dönemli gelecek belirsizdi. Belirsizliğin olduğu bir durumda geniş çerçeveli ve dinamik kalkınma bir programı yapmak ta mümkün değildi.
YAPISAL DÖNÜŞÜM GEREKİYOR…
Bu programın ömrü , bankaların aktiflerinin güçlendiği ve enflasyonun yüzde 10 dolayına indiği 2004 yılı içinde son bulmalıydı. Yerine 2005 ve sonrası için Türkiye’nin ekonomik ve sosyal gelişmesini sağlayacak yeni ve dinamik bir sanayileşme ve kalkınma programı yapılmalıydı.
2004 yılı başında yüzde 10.59 olan TÜFE oranı 2004 yılı sonunda yüzde 9.35 oldu. Enflasyonun yüzde 10 dolayında kemikleşmesi , mevcut geçiş programıyla çözülmezdi.. Mamafih bu gün bile çözülmedi. Bu nedenle de geçiş programı yerine Yapısal çözümleri öngören , üretim , istihdam ve bölüşüm ayağı olan yeni ve sanayileşmeye dayalı bir kalkınma programı gerekliydi.
AKP hükümeti ve IMF bunu yapamadı.. İki nedenle yapamadı :
Bir… Dalgalı kur sistemi ve uygulama ile , enflasyonu frenlemek yalnızca düşük kur yoluyla sağlandı. Kur’un düşük kalması için Merkez bankası reel faizlerin yüksek kalmasına özen gösterdi. Örneğin 2004 yılı mart ayında gecelik faizler yüzde 24’ten yüzde 22 ‘ye , buna karşılık borç verme faiz oranları yüzde 29 dan yüzde 27’ye düşürüldü.
İki… cari işlemler açığı sıcak para ile finanse edildi. Yeni bir program sıcak parayı kesebilirdi. Ayrıca sıcak para ile suni bir iyileşme sağlandı. AKP ve IMF bu yolu kapamak istemedi.
PROGRAMIN MALİYETİ
Program öngördüğü bu iki alanda başarılı oldu.. Ayrıca büyüme de sağlandı. Ancak enflasyonu önleme ve büyümenin ekonomik ve sosyal maliyetleri yüksek oldu.
İktisat politikaları iki tarafı kesen bıçak gibidir. Ters tarafı daha çok kesen bir politika da başarılı bir politika değildir. Eğer 2004 yılında bu politika , dinamik bir kalkınma politikasına dönüşseydi , maliyetleri bu kadar yüksek olmazdı.
1.Düşük kur nedeniyle , üretimde ithal aramalı ve hammadde kullanımı arttı. Yatırım mallarının ithalat içindeki payı azaldı.. Bu durum istihdamı olumsuz etkiledi.
İTHALATIN YAPISI
İthalat 2000 yılı 2007 Ocak-mart
———– ————— ———————
Yatırım malı 20.8 14.4
Aramalı 66.1 74.9
Tüketim malı ve diğer 13.1 1 0.1
2. IMF ile stand- by’ın devam etmesi , sıfırdan yatırım yaparak risk alabilecek yabancı sabit sermaye yatırımının gelmesini engelledi. Zira Eğer ekonomide yangın söndüyse neden yangın söndürme programı devam ediyor.. Ve yine eğer ekonomik istikrar sağlandıysa , neden IMF var. Soruları gündeme geldi. Ve bu sorular yatırımlar için şart olan güven oluşmasını engelledi.
3. Kamu borç yükü azaldı.. Ancak özel sektörün dış borcu arttı. Dış borçlarda kaynak giriş ve çıkışı ve döviz arz ve talebi açısından , özel ve kamu borcu ayırımı anlamlı olmaz.
4. Mali disiplinin aracı olan Faiz dışı fazla oranını tutturmak için kamu alt yapı yatırımları daraldı. Alt yapı noksanlığı yatırım hacminin daralmasına yol açtı.
5. Sıcak para stoku arttı. Bu yüzden reel faizler yüksek seyrediyor. Yüksek reel faiz maliyetlerin artmasına, rekabet gücünün azalmasına ve yatırım hacminin düşmesine neden oldu.
Özet ve sonuç : Yeni iktidarın ilk işi , bu programı kaldırıp yerine ulusal sanayileşme programı yapmak olmalıdır.