NEDEN ÜÇ GENÇTEN BİRİ İŞSİZ?

2016 Ekim ayı gençler arasındaki işsizlik oranı yüzde 20.4 olarak açıklandı. Ancak bizim de üye olduğumuz OECD, 2016 raporunda üye ülkelerin 2015 yılı gençler istihdam oranlarında ve Türkiye’de atıl genç oranını daha yüksek, yüzde 29.8 olarak vermişti.  

 

Aslında önceki raporlarında ve son raporunda da gençler arasında işsizliğin en yüksek olduğu ülke olarak Türkiye’ yi veriyor.

 

Dün bu köşede açıkladığım fiili işsizlik oranı, TÜİK’in açıkladığı işsizlik oranından yüzde 51 daha yüksek çıkıyor. Gençlerdeki işsizlik oranını da buna göre düzeltirsek, fiili işsizlik oranı OECD verilerine yakın yüzde 30.1 çıkıyor.  Yaklaşık üç gençten biri işsizdir.

 

Gençler neden işsiz kalıyor?

 

 

Genç nüfusumuz toplam nüfusun dörtte birini oluşturuyor. GSYH ‘da büyüme, yatırımlarda artış istihdama yeni katılacaklar için yetersiz kalıyor.

Türkiye’de eğitim planlaması ve insan gücü ve işgücü planlaması yapılmıyor.

İnsan gücü planlaması, ülkenin ihtiyacına göre, piyasanın talebine göre, kalite ve vasıfta insan yetiştirmektir… Bu şartlarda hem verim artar… Hem de işsizlik azalır.

Eğitim planlaması da yapılmıyor… Gerçekte toplumun ihtiyaçlarına göre bir eğitim sistemi kurmalıyız. Ne var ki İdeolojik ve popülist amaçlarla kurulan İmam-Hatip liseleri, hem öğrenci açısından, hem de ülke ihtiyaçları açısından kayıptır. Eğitimde bu kaynaklar, orta düzeyde meslek elemanı, ara eleman, teknisyen yetiştirmek için kullanılabilir. Bu takdirde, üniversite önünde yığılma da azalır.

Türkiye de birçok sektörde uzman iş gücüne ihtiyaç varken, tersine işletme, sanat, ulaştırma ve çevre gibi yükseköğrenim mezunları arasında işsizlik oranı yüksek çıkıyor.

Ayrıca üniversite okuyup ta işsiz kalmak, kaynak kaybına neden oluyor… Gençler en verimli çağında işsiz kalınca, ortalama verimlilik düşüyor. Eğitim için yapılan yatırım, kısmen atıl yatırım haline gelmiş oluyor.

İşsiz gençler radikal düşüncelere ve guruplara katılıyor. Sosyal anarşi tırmanıyor.

Yüksekokullar ve üniversiteler, insan gücü planlamasına göre değil, siyasi tavizler için açılıyor. İşgücü arz ve talebi dikkate alınmadan, kolay ve maliyeti düşük fakülteler açılıyor.

Düşük ücret sitemi de çalışma imkanlarını ve çalışma azmini köstekliyor.

Müezzinoğlu, işsizlikle mücadelede işverenlerin artı istihdamının büyük öneme sahip olduğunu ifade ederek, özellikle üniversiteden yeni mezun olanların mevcut istihdama ek olarak istihdam edilmesi halinde ilk yıl net asgari ücretin yüzde 50’si, ikinci yıl ise yüzde 25’i kadar destek vereceklerini söylüyor.

Bu karar, gençlerin istihdamına kısa süreli yardımcı olabilir… Ancak gerçek hayatta işler farklı oluyor. Bir işyerinin yeni işçi alması için, her şeyden önce çalışana ihtiyaç duyması gerekir. Bunun için de ekonominin canlı olması i yatırımların yapılması gerekir. Yatırım ortamı ve güven yoksa bedava da versen işveren işçi çalıştırmaz.

 

Kaldı ki, işsizlik sorunu yeni bir sorun değil. Yıllardır herkes istihdam üzerindeki vergi ve prim yüklerinin çok yüksek olduğunu söylüyor.

Bu nedenle son on yıldır, yatırım yapanlar yeni yatırımlarda emek yoğun teknoloji kullanmak istemedi.

 

Dahası istihdam politikaları, İktisat politikaları ile uyumlu olarak ve bir istikrar programı içinde ancak etkili olabilir. Günü kurtarma çözümleri sonrasında daha büyük sorun yumağına dönüşür.

 

Not: Dün MHP grup Başkan vekili Erhan Usta arayarak, bir milletvekilinin “İleride ilk dört madde de değiştirilebilir” sözlerine, 17 Ocakta ki yazımda yer alan bilginin aksine, Meclis Zabıtlarından da görüleceği gibi en fazla tepkinin MHP ‘den geldiğini belirtti. Aydınlattığı için kendisine teşekkür eder ve düzeltirim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir