NE EKERSEN ONU BİÇERSİN…

Yeni İçişleri Bakanı Efkan Ala  17 Aralıktan sonraki süreci değerlendirirken  “Bu yalanın bize maliyeti 104 milyar dolar oldu. Borsa daki ve dolardaki.” ifadelerini kullanmıştı. Bu 100 milyar dolar  başkaları  tarafından da tartışıldı.  Gerçek anlamda ise böyle bir rakam fiktif nitelik  taşımaktadır.  Borsa reel sektörü temsil eder… Ancak  bu temsil hiçbir zaman gerçek temsil anlamında  olmadı. Yani reel sektörün gerçek değerini göstermedi. Konjonktüre göre bu değer düşükte olabilir… Balon da olabilir. Borsanın değer kaybetmesi söz gelimi 10 fabrikayı dokuz fabrikaya  düşürmez.  Yalnızca özel sektörün kredi imkanlarını etkilemiş olabilir.

 

 

 

Dolar artışı , dış borçların TL karşılığı olarak yükünü artırdı. Ne var ki  2013 yılına kadar da dolar değeri düşük , TL ise aşırı değerli idi. Borç alan özel sektör herhalde Merkez bankası reel kur endeksine bakmıştır. Bakmadı ise ben ve bazı köşe yazarlı TL’ nin aşırı  değerli olduğunu  ve

Bunun mutlaka piyasa tarafından düzeltileceğini yazmıştık. Ciddi reel sektör bu hesapları yapar. Yapmayanlar kumar oynuyor demektir.

 

Küreselleşme sürecinde  bol para  serap etkisi yarattı.  Ekonomi yönetimi  bir gün para bolluğunun biteceğini ve cari açığın sıkıntı yaratacağını  düşünmedi veya düşünmek işine gelmedi.   Sıcak paraya teslim olduk.  Değerli TL ‘nin getirdiği ucuz ithalat nedeniyle , aramalı fabrikalarını kapattık. İthalat cennetini yaşarken , cari açığı görmedik. Aramalı ithalatı toplam ithalatın yüzde 74’üne yükseldi. Sonuç , ithalata bağımlı üretim ve büyüme , cari açık , dış borç ve artan işsizlik  sorunu oldu ve  el parasıyla büyümenin sonuna geldik.    

 

2013  YILI OCAK- KASIM 11 AYLIK

 

                                                           Milyar Dolar              yüzde Pay                

Yatırım Malları                                     33,9                                     14,3

Ara Malları                             174,9                                     74,0

Tüketim Malları                                   26,7                                     11,3

Diğer                                           1,0                                       0,4    

Toplam                                              236,5                                          100,0         

Yetmedi , özel sektör ihracata değil, ithalata yüklendi.  İhraç ettiğimiz her 100 dolarlık malın 80 dolarını  aramalı olarak ithal ettik. İhracatçılarda ithalatçı oldu.

 

Ekonominin bir tahta parçası gibi hızla akan  bol para nehrine kapılması özel sektörü , reel ekonomiyi zora soktu.

 

1.Özel sektör spekülatif piyasanın , borsanın kumar masasına oturdu. Üretim ve yatırım yapmak yerine spekülasyon yapmanın cazibesine kapıldı.

 

2.Geldiğimiz noktada kur artışı özel sektörün ithalat fiyatlarını artırdı. Dış borç maliyetlerini artırdı. Şimdi istese de kısa sürede yeniden iç üretime dönemez. Kapattığı iplik , deri fabrikaları gibi aramalı fabrikalarını yeniden devreye sokmak için bir veya iki yıl gerekir. Bu arada İthalat yapmazsa üretim yapamaz.

 

3. Özel tüketim arttı.. Özel tasarruflar düştü. 2000 yılında toplam özel  tasarrufun , Milli Gelire oranı yüzde 23.40 iken 2011 yılına bu oran yüzde 12.70 oldu. Türkiye’nin Tasarruf-  Tüketim dengesi bozuldu. Reel sektörün yatırımları da azaldı. 2013  Ocak- Kasım arasındaki on bir ayda  Yatırım mallarının Toplam ithalat içindeki payı yüzde 14.3 oldu. Bu payın on puanı mevcut yatırımların eskime ve amortismanı için yapılan ithalattır. Geriye yüzde 4.3 oranında yatırım malı ithalatı kalıyor. Bu oran bir  yerde yatırımların durması demektir.

 

4 . Reel sektör 2013 Aralık ayı  TÜİK ‘in yayınladığı güven göstergeleri  şöyledir :

 

·         Parekende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 6.4 oranında  azaldı ,

·         İnşaat sektörü güven endeksi  yüzde 4.9  oranında azaldı,

·         Hizmet sektörü güven endeksi yüzde 4.6 oranında azaldı,

·         Reel sektör güven endeksi yüzde 2.3 oranında azaldı.

 

Ekonomi yönetimi bu tabloda beklentileri yönetmek için 2013 yılında ekonominin adete uçtuğunu vurgulayarak söyledi. Ne var ki söylediklerine kendisi de inanmadı. Zira TÜİK’in rakamları farklı konuşuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir