İNŞALLAH DAHA ÇOK HAKLI ÇIKMAM…

1999 yılında sabit kur rejimine geçerken, 9 Aralık 1999 tarihinde bu köşede “Kur çıpası ne getirir?” diye bir uyarı yazmıştım… Yüksek enflasyonda kur çıpasının kriz getireceğini ifade etmiştim.

2001 yılında, kur rejimi 180 derece değişti… “Dalgalı Kur Politikasına” geçildi… 2001 yılından bugüne kadar da, “Dalgalı kur politikası Türkiye ‘de işlemez… Zira altyapısı yok… Bizim için kontrol edilebilir, “Kontrollü kur sistemi” denilen , gerçekçi kur rejimi gerekir…” diye yazıyorum…

Dalgalı kur politikasının, döviz kuru ve cari açığı kendiliğinden dengeye getireceği savunulur…

Döviz kurları değer kaybeder, Lira aşırı değer kazanırsa, ithalat fiyatları ucuzlayacağından, ithalat artar… İthalatçı döviz talep eder… Döviz talebi artınca, döviz fiyatları artar… Dengeye gelir…

Tersine, eğer döviz kurları aşırı değer kazanırsa, bu defa ihracat artar… Cari işlemler fazlası oluşur… Döviz girdiği için, döviz arzı artar… Kur’lar düşer… Dengeye gelir.

 


Dalgalı kur çalışmadı

Türkiye’ de bu sistemin çalışmadığını gözümüzle gördük… Neden çalışmadı? Çünkü, Türkiye’de, serbest kur politikasının altyapısı yok… Hiç olmadı… Daha 30-40 yıl olmayacak…

1. Türkiye ‘de dalgalı kur politikası için, sanayileşmiş ülkelerde olduğu kadar rekabet şartları oluşmamıştır.

2. Türk Lirası konvertibl’dir… Ancak uluslararası piyasalarda kabul görmez.

3. TL faizleri, döviz hesaplarına verilen faizlerden çok yüksektir… Bu durum döviz kurlarını bastırmaktadır… İç borç ihtiyacının yüksek olması, para arzının kısıtlanması, ve ekonomide risk oranının yüksek olmasından dolayı, reel faizleri daha aşağı düşürmek imkanı olmuyor.

4. MB’nın tek hedefinin TL’yi korumak olduğu yasada yazılıdır… Bağımsız Merkez bankasının bu enflasyon hedefi için, reel faizleri enflasyon kadar indirmeyeceği ve kur’ları dolaylı yoldan gizli çıpa olarak kullanacağı belli olduğundan, dalgalı kur sistemi uygulayarak bu kozu MB’nin eline vermek yanlıştır.

5. Dolarizasyon oranı yüksektir… Dolarizasyon döviz arz ve talebini etkiler.


Kulağı tersten göstermek

Nasrettin hocaya sormuşlar: “Yüklü bir deveye yokuşta mı, yoksa inişte mi daha çok hakim olursun?” Hoca da, “Düzün suyumu çıktı?” diye cevap vermiş.
Bizde sabit veya dalgalı kur rejiminden farklı alternatif rejimler yokmuş gibi, aşırı uçlara sarıldık… Şimdi korkunç boyuta ulaşan cari açık karşısında çözüm önerileri de komediye dönüştü…

Örneğin, ihracatta Lira’nın yüzde 50 oranında değer kazanması karşısında zora giren ihracat için, verimlilik artışı öneriliyor… Birkaç yılda yüzde 50 verimlilik artışı olan bir dünya henüz olmadı…

Yahut, Çin’de işçi ücretleri ucuz, Türkiye’de de ucuzlasın, deniliyor… Çin’de 100 dolarla geçinmek, Türkiye’de 300 dolarla geçinmekten daha kolay…
Sıcak para gelmesin diye kısa vadeli sermayeden Tobin vergisi öneriliyor. Oysa Tobin vergisi olduğu gibi faizlere yansır.

Sorun kur sorunudur… Kulağı tersten niye gösteriyoruz?

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir